İki üniversite mezunu, genç, güzel, dizi oyuncusu bir kadın.
Pırıl pırıl. Güldü mü güneş olur, öyle bir kadın.
Bir yıl önce evlendiği kendisi gibi oyuncu kocasından boşanıyor. Mahkemeye sunduğu sebep; gördüğü şiddet. Evet bu şehirli, modern, okumuş, başarılı kadın kocasından dayak yiyor.
Sözlerine göre elinde darp raporu var. "Polisler beni kurtardı" diyor ve devam ediyor "Eşimden şiddet gördüm demeye utandım".
Utanma duygusu bi acayip, bir türlü yerini bulamıyor, nedense hep masumlarda cereyan ediyor. Klişe bir cümle ama asıl utanması gerekenler bir türlü utanmayı beceremiyor.
Yapacak bi'şey yok, bizde memleket geleneği.
Benim kafamı esasen şu düşünce kurcalıyor; şiddet gördüğünü söylemeye utanan modern kadınımız evde hangi ana başlık altında dayağa, hakarete, mutsuzluğa boyun eğiyor?
Altta yatan bir türlü kurtulamadığımız duygu ne?
Bu tahammül fazlası kimden yadigar?
"Aşk" deyip geçmek aşka hakaret. Lütfen yapmayalım.
Böyle aşk yok. Ortada kırılamayan değersizlik zincirleri mevcut.. Tamamlanmak için ille de bir sahip, bir veli, bir erkek, bir medeni hali evlidir arayışında olmak, katilimize halatlarla bağlanmak, asılmak, bırakamamak neden?
"Sen utanma" demek isterim ona, sen neden dayandığını sorgula. Sen, kendini niçin aza mahkum ettiğini anla.