Kafamda bir sürü başlık ve okkalı giriş var ama kendimi tutmak istiyorum.
Ortada kazık kadar adamlar, kadınlar varken babaların annelerin çıkıp onların özel hayatlarını tepsiye pirinç döker gibi şakır şakır dökmelerine, sonra itinayla "O pirinçteki taşları ancak ben ayıklarım" demeçlerini arka arkaya sıralamalarına sinir oluyorum.
Yüzümü buruşturuyorum, "Amaaan yine mi?" çekiyorum, o çocuklar adına üzüntü duyuyorum.
Alın işte Ceyda Ateş diye oyuncu bir kızımız var.
Kızın bir de sevgilisi var; Buğra Toplusoy.
Haberlerini hep görüyorum, okumadan geçiyorum ama başlıklardan aklımda kalan bir durum var. Buğra'nın babası Ceyda'yı istemiyor, "Bizımlaa deyılsıııan" çekiyor, Ceyda da tırnaklarını çıkartıyor.
Bu kızları istememe durumu hakkında sayfalar dolusu yazı yazabilirim.
Mesela; kim kendini hangi dağların tepesinde görür, insanları sınıflara böler de bir başkasını istemez.
Mesela; senin istemediğin kıza oğlun ölüp geberiyorsa bu da ayrı bir komedi. O çocuğu sen yetiştirmişken, doksana gol.
Mesela; istenmeyen kızın da bir annesi, babası, ailesi, arkadaşları, işi, gücü, sosyal çevresi var ona yazık değil mi? İnsanlara damga vurmak hoş mu?
Mesela; kızla sen mi yaşayacaksın, oğlun mu? Senin oğluna layık bulduğun kızı belki oğlun istemeyecek? Bu ne tutarsız ve hırslı bir istek.
Neyse...
Efendim baba Turgut Toplusoy satırlar dolusu açıklamalar yapmış. Oğluyla ilişkileri pek iyiymiş, onlar arkadaşmış, oğlu için her şeyi yapmış, oğlu çalışmazmış bu yaşında o çalışırmış.
Bu kız gelmiş, oğlunun aklını almış.
Hayır yani, adam kızla flört etmesine kızmıyormuş ama kızla bikinili mayolu sahilde öpüşürken fotoğrafları çıkmış, aile bunu kaldıramazmış.
Oğlu da gaza gelmiş ya da içine cin kaçmış filan evi terk etmiş, işten istifa etmiş, kızın esiri olmuş. Oğlum yuvana dönmüş. Oğluna bu kız layık değilmiş.
Hem vakti zamanında adam da oğlu gibi ne hayatlar yaşamış da ortalığa dökülmemiş (????????).
Nereden baksanız elde kalan sayıklamalar bunlar.
Yani ne hayatlar yaşanıp da gizli yaşanınca o hayatlar sayılmıyor mu? Bu bir ustalık mı?
Yani şimdi senin oğlun küçük düşürüldü farkında mısın? Çocuğun tercihlerini, kalbini, özelini seriverdin meydana.
Hem böyle karşı çıkmalar kişileri ayırmaz ancak birbirlerine daha da yakınlaştırır, bilmez misiniz?
Eğer bir baba oğluna- kızına güveniyorsa fikrini söyler ve sabırla bekler. Onun kendi seçimlerini kendisinin yapmasını, onun tecrübe kazanmasını, onun gerçeği görüp aymasını. Sevgi de kişinin, üzüntü de, mutluluk da ayrılık da.
Bir de "Oğlum çalışmıyor, ben çalışıyorum işte onu o kadar seviyorum" hali biraz tehlikeli değil mi? Oğlun niye çalışmıyor? Çalışmayan insan hayatı bilebilir mi? Kendi parasını kazanmayan adamın ayakları yere basabilir mi? Bu övünülecek bir şey mi?
Ben anlamıyorum yani.
Bir de şunu anlamıyorum, birini çok seviyorsak eğer ona saygı duymamız gerekmez mi? Gazetelere şikâyet ederek neyi düzeltebiliriz ki?
Haklı olmak bu kadar önemli mi?