Şişşştt!
Herkes sussun!
Fenerbahçe şampiyonluğun tadını çıkartıyor. Kimse kusura bakmasın ortaya karışık ünlülerden-yazarlardan değilim. "Hangi takımı tutuyorsunuz?" sorusuna; "Ayyy Milli Takım" cevabını verenlerin de saçlarını tel tel yolabilirim.
Bizde böyle. Yenilsek de yensek de takımımızın yanındayız. Biz kim? Biz işte, karıştırmayın. Yazının gelişine vurunca öyle çıkıverdi 'biz.'
Takım tutmanın hele ki Fenerbahçeli olmanın öyle bir güzelliği vardır. Beraber çıldırır, beraber sinirlenir, beraber zıplar, beraber seviniriz.
Burada; "Beraber yürüdük biz bu yollarda" devreye girsin mi? Girsin be.
Neyse, şimdi biz eğlenmeyelim, biz kutlamayalım da kimler kutlasın, sabahlara kadar tezahürat yapsın değil mi efendim.
Bünyede gurur, coşku, eller havaya hissi gırla.
Pazartesi akşamı telefonum çalıp da Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç'un önderliğinde düzenlenen VIP kutlama partisine davet edilince üç dakikada evden çıkmışımdır herhalde.
Partimiz nerede? Zincirlikuyu'da yeni açılan Edition Hotel'deki Billionaire Club'da. Böylece o çok konuşulan Billionaire'i de görmüş olacağız.
Kulübün önünde basın ordusu hazır bekliyor. Daha girişten organizasyonun ne kadar ince düşünüldüğü belli. Eh Fenerbahçe'ye de bu yakışır. Cam merdivenlerden üç Kulhuvallah bir Elham eşliğinde düşmemek için dua ede ede iniyoruz. Buradaki biz; ben ve kız arkadaşım.
Dört bir yan bayraklar, sarı-lacivert ışıklarla süslenmiş. Fenerbahçe yönetimi tam kadro orada. Gecenin mimarı ve en renkli insanı Asbaşkanımız Ali Koç. Henüz futbolcular gelmemiş...
Ünlülerden Beyazıt Öztürk ve Burak Kut'u görüyorum. Acun da varmış ama karşılaşmıyorum. Nihat Doğan yeni bir kriz çıkarttı da görev başına mı gitti acaba?
Az sonra Fenerbahçe marşları eşliğinde futbolcular Billionaire'e giriş yapıyorlar ve eğlence başlıyor. Volkan Demirel, Mert Günok, Gökhan Gönül, Yobo, Lugano, Bekir İrtegün, Santos, Emre Belözoğlu, Selçuk Şahin, Stoch, Niang, Dia, Semih...
Herkesin gözü Alex'i arıyor. Balonlar, konfetiler içinde Fenerbahçe Radyo'nun DJ'i Kerem Doğutuna eğlenceyi başlatıyor... ve beklenen adam Alex eşiyle el ele geliyor.
Bütün gece kumrular gibi öpüşüyorlar. Tabii kıyamet kopuyor, davetliler Alex'le fotoğraf çektirme yarışına giriyorlar.
Volkan Demirel'in eşi Zeynep ve Emre Belözoğlu'nun eşi Tuğba gecenin en güzel kadınları. Tuğba tam bir prenses, Zeynep de Angelina Jolie'miz.
Ali Koç bütün gece herkesle tek tek ilgileniyor ve fotoğraf makinesiyle kare kare eğlenceyi görüntülüyor.
Ben de şarkım 'Arabesk'i söylüyorum.
Herhalde en heyecanlandığım performansım bu oluyor. Benden sonra Burak Kut 'Benimle Oynama'yı 'Fener'le oynama'ya çevirip iyice ortamı coşturuyor.
Daha ne anlatsam ki yaşanacak bir gece bu, anlatılacak değil. Fenerbahçeli futbolcular ve yönetim bu geceyi ve daha fazlasını hak etti. Ben de onlarla beraber bu unutulmaz saatleri yaşadığım için çok mutluyum.
Tabii kutlamalarımız burada biter mi? Bitmez!
Kimse bana kızmasın, bu yazı da taraftar Ayşe'nin yazısı olsun. Başka şampiyonu kutlamayı da şampiyon olunca sonuna kadar tadını çıkartmayı da biliriz değil mi efendim.
Not: İki gündür yazmak istiyorum, bugün de yazamazsam çok üzülürüm. Nuri Bilge Ceylan'ın 'Bir Zamanlar Anadolu' da ile Cannes Film Festivali'nde 'Büyük Jüri Ödülü'nü alması da bu haftanın bir diğer mutluluğuydu. Çok büyük gururdu.
Filmde oynayan sevgili abim-hocam Yılmaz Erdoğan'ı da tebrik ediyorum.
Çok çok güzel hareketler bunlar. Ne mutlu bize. 'Bir Zamanlar Anadolu'yu sabırsızlıkla bekliyorum.