Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Anne olunca anlarsın!

Öyleymiş, anne olunca anlarmışız. Ne zaman konuşmanız çıkmaza girse anneniz size döner ve elinizi ayağınızı bağlayan kozunu kullanır; "Anne olunca anlarsın!"
Haydi bakalım.
Uzun yıllar boyu bu cümle bünyemde sağlam kaşıntılara neden oldu. Taa ki anne olunca değil annemi anlayıncaya kadar.
Belki anne olamadım ama onu anlamaya başladığım gün baktım ki dünyanın en güzel ilişkisine sahibim.
Anneler ve kızları... Uzun hikâye...
Kimininki acılı. Kimininki kapanmayan gönül yarası. Kiminin en yakın arkadaşı sırdaşı. Kiminin belalısı. Kiminin de olmazsa olmazı.
Kimse kimseyi kandırmasın! Herkesin annesi ya da babasıyla ilişkisi mükemmel değil.
Herkes "Annem annem canım annem" diye diye güllerin içinden koşarak koşarak annesine gitmiyor.
Hayat bu! Size seçenek sunmuyor. Aileni, anneni, babanı, kardeşini seçemiyorsun. Elde ne varsa o. Bırakıp gidemiyorsun, kesip atamıyorsun.
Anneler ve kızları... Karışık hikâye...
Kavgası var, çekişmesi var, güçleri birleştirip Voltran olması var, anlaması var, arapsaçına dönmesi var. Küsleri var, yapışık ikizleri var.
Benim annemle hikâyem baştan beri güzeldi.
Kendimi bildim bileli anneme düşkünüm.
Ver yemeğine yesin, koy sepetine uyusun bir bebekmişim. Sevimlilikle hep annemin tepesindeymişim.
Ortaokul-lise yılları pek parlak geçmemişti tabii. Eh bizim en deli çağlarımız. Babamızı da elimizden almış falan... Çekişme yılları işte.
Sonra ne olduysa oldu, biz birbirinden kopmayan ikili oluverdik annemle.
Herkes; "Ne kadar şanslısın" dedi durdu. Bizim ilişkimiz tipik anne-kız ilişkisi olmadı hiçbir zaman. Benim annem gerçekten arkadaşım oldu. Hem de en iyisinden.
Herkes bize imrendi durdu.
Ben size işin gerçeğini anlatayım diyorum. Hani kalkıp ağdalı, duygusal bir anneler günü yazısı patlatmak yerine, bu kez belki arası bozuk anne kızlara yardımım dokunur diyorum.
Bizim annemle sırrımız birbirimizi dinlemekten geçti.
Benim onu 'anne'den önce 'insan' olarak görmeye ve anlamaya başlamamla gelişti.
Onun da kusurları olabilirdi, onun da kaygıları, korkuları, endişeleri olabilirdi. Onun da anne olmak dışında bir kimliği, hayatı, hayalleri, rüyaları, istekleri vardı. O anne olmadan önce "Oya" idi.
Hani aynı benim gibi. Gencecikti. Tekti.
Ben anneme sadece "anne" olma misyonunu yüklemekten vazgeçtiğim anda sihir başladı.
Bir arkadaşı tanır gibi tanımaya başladım onu. O da yıktı kalelerini, bir dosta anlatır gibi anlattı bana kendini, aklından geçenleri.
Tabii onun asla terk edemeyeceği analık içgüdüleri hâlâ duruyordu. Nasıl durmasın ki?
Bir baktım ki annem varsa asla yalnız değilim bu hayatta. Annem varsa arkam sağlam. Annem varsa dostum var. Annem varsa geleceğim var benim.
Bazı kız arkadaşlarımın anneleriyle ilişkileri yüzeysel, hatta yük. Tanıdığım bazı anneler kızlarını seviyorlar ama büyüleri eksik. Kızıyorlar kızlarına, değiştirmeye çalışıyorlar onları, kulaklarını tıkıyorlar, ideallerini üzerlerine yapıştırmaya çalışıyorlar.
Tam da o noktada kopuyorlar işte. Düşünsene hayatının en önemli insanına bir türlü yaranamadığını. Düşünsene asla onaylanamamanın nasıl can acıttığını.
Bugün Anneler Günü. Anneler çok özel... Ama benim için bugün Anneler ve Kızlar Günü.
Lütfen bu muhteşem fırsatı kaçırmayın. Birbirinizin değerini bilmeye şimdi başlayın. Çünkü sahip olabileceğiniz en güzel ilişki bu! Sadece bu!
Kızlar; anneniz kusursuz olmak zorunda değil.
Anneler; kızınız ideallerinizi gerçekleştirmekle sorumlu değil.
Canım annem, anneler günün kutlu olsun. Anne olmadan da seni anlıyorum Oyiş. Hadi bugün kahvaltı benden, bak sana ellerimle en sevdiğin poğaçayı yaptım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA