Gel de şu cümleye kurulma.
Gel de üzerine destanlar yazmak isteme.
Gel de makaraya alma.
Hey kaliteden sorumlu kurum ISO dikkat dikkat! Sözüm sana!
Çabuk şu "İkimiz de aynı kalitedeyiz, üç kere olleyyy" coşkusunu yaşayan çiftimizi onayla.
Magazin haberleri sağ olsun sabah sabah yine bir şenlik oldu evimde. Şu habere gülmeyelim de ne edelim a dostlar.
Efendim habere göre elektrik sisteminde sürekli kaçak yapan Cem Uzan'la aşşkkk meşşk yaşayan ve Paris sokaklarında el ele fotoğraflanan sosyetik güzellerimizden Derin Mermerci ilişkisinin "seviyesini" belirtirken şöyle demiş; "Her şey dengi dengine. İkimiz de aynı kalitedeyiz. Seviyeli ve düzgün bir ilişki yaşıyoruz."
Aynı kalitedeyiz
Valla aynı cümleyi kurmadan bu dünyadan göçüp gidersem gözüm arkada kalacak sevgili okur.
Bir kere de ben aklımı kaybetmek istiyorum, bir kere de ben acayip saçmalamak istiyorum, n'olur köşecinize çok görmeyin.
Diyelim ben ve Coni birbirimizi seviyoruz. Coni kim? Ne bileyim ben. Kod adı işte.
Coni'yle kendimi o kadar uyumlu hissediyorum ki, o kadar olması gereken kıvamdayız ki. Ay Allah'ım soranlara nasıl anlatsam, nasıl anlatsam... ay şu ahenkle dans edişimizi nasıl anlatsam derken, pırtlatıveriyorum; "İkimiz de aynı kalitedeyiz."
Anam! Cümleyi duyan çıksın işin içinden çıkabilirse.
Şimdi Cem Uzan ve Derin Mermerci ikilisi "aynı kalitede" olunca, sorular zıp zıp zıplayıverdi kafamda.
Misal; aynı kalite derken "İkimiz de aynı hızla kaçabiliriz" mi denmek isteniyor?
Ya da "ikimiz de zenginiz Voltran'ı oluşturur topunuzu satın alırız" heheeeyytt mi?
Yoksa bu bir "ey halkım sana söylüyorum, eski sevgilim sen anla" açıklaması mı?
Belki de Seren Serengil misali ikisi de çocukken piyano eğitimi almış da şimdi önüne nota koysan Beyer'den bir parça bile çalamaz durumdalardır. Öyle mi acaba, Seren'e gönderme mi?
Nedir yahu şu ilişkide yakalanan "kalite?"
Zaten "kalite" lafından Seren Serengil yüzünden sıtkım sıyrılmıştır. Bir zamanlar beş kelimesinden biri "kalite" idi.
Ha bir de "taşıyamamak."
Soru: "Seren Hanım eşinizden neden ayrıldınız?"
Cevap: "Beni taşıyamadı."
E kilo ver! Nasıl bir şeymiş o taşıyamamak be birader?
Şu zavallı kızcağız bir ömür karşı cinsle ne "kaliteyi" tutturabildi ne de onu "taşıyacak" güçlü kuvvetli bir Spartaküs bulabildi.
Neyse o adamı giderken tanırmış zaten. Seren'den çıkalım. Kalite ayarları tutmuş çiftimize dönelim.
Dinamik bir kavram Şimdi
bu insanlar kendilerine "elit" diyorlar değil mi? O sınıftanlar yani. AB'nin de üstü. Yıldızlı AAB.
E kuzum sen eğer bu açıklamayı yaptıysan, senin bakış açının "Gelinim Olur Musun?"daki koca bulmak için tepişen gelincik adaylarının ve o eşsiz kaynanaların kafasından ne farkı var?
Onlara da sorsan "seviyeli, düzgün, kaliteli" bir beraberlik arıyorlar. Ve fakat nedense seviye yerlerde.
Aynı hesap! Benim gözümde hiçbir farkları yok.
Kaliteymiş...
Evin, araban, işin, bankada paran, kolunda bilmemne marka çantan, bussiness class biletin varsa kalitelisin öyle mi?
Annem bana tam tersini öğretmişti. Karakterdi, akıldı, nezaketti, insanlıktı, hak yememekti, saygıydı, sevmeyi bilmekti, susmayı bilmekti, özür dilemeyi becerebilmekti, teşekkürü eksik tutmamaktı bir insanı insan yapan. Değerli, kıymetli kılan.
Annem saf kadındır. Saf gelmiş, saf gidecek belli ki.
Yalnız şu "kalite" bağımlısı arkadaşlara derin bir tavsiyem olacak; "Kalite" dinamik bir kavramdır. Misal birkaç sene önce size kaliteli gelen bir şey, daha sonra "vayyyyyy amma da yavanmış" hissi verebilir.
Bilmem anlatabildim mi?
Seninki kalite, benimki realite.
Sanma her önüne geleni spesiyalite.
Öğrenirsin andante, andante.