Gezi olaylarını başından bu yana izleyen CHP'li bir arkadaşımı bilgi almak için aradığımda ilginç bir olay oldu.
Arkadaşımla konuşurken birden durdu ve şöyle dedi:
"Bak şu anda Eyüp Muhçu geliyor. İstersen ona vereyim burada ne olup bittiğini o anlatsın..." "Peki..." dedim ama o an aklımdan, birkaç gün önce Taksim Platformu üyesi Muhçu'nun yeni kuşak gençleri temsil edemeyeceğini eleştirdiğim için konuşmak istemeyeceğini geçirdim.
CHP'li arkadaşım devam etti:
"Eyüp Bey, Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür telefonda sizinle görüşmek istiyor."
Bir anlık sessizlik oldu ama gürültüler arasından "hayır " laflarını da duydum. Düşündüğüm gerçekleşmişti. Arkadaşım şaşkındı. Üzgün bir biçimde bana döndü ve şunları söyledi:
"Şimdi görüşmek istemedi istersen ben durumu öğrenip sana döneyim..."
Arkadaşımın refüze edilmesine daha çok üzülmüştüm. "Hiç yorma kendini, otoriterleşmeye karşı çıkıp da bir köşe yazarının eleştirisine bile tahammül edemeyenlerin başkalarını eleştirmeye hakkı yok. Ülkem adına üzülüyorum..."
Dedim ve telefonu kapattım. Düşünsenize, bu ülkenin başbakanına ağza alınmayacak hakaret edenleri ve nefretle bakanları bile başbakanın anlamasını istiyoruz. Ama "o gençler" adına hareket edenler, ne yazık ki en ufak eleştiriye bile tahammül edemiyor. Bir de iktidar olsalar ne yaparlar diyeceğim ama onu biliyoruz.
CHP'li arkadaşıma göre Muhçu konuşmama hakkını kullanmıştı. Bu nedenle "Ne var bunda konuşmak istemeyebilir, demokrasi böyle bir şey değil mi?" diyordu.
Öyleyse sadece siz değil karşı taraf da bu hakkı kullanabilir. Sakın kızıp öfkelenmeyin...