Çözüm sürecinin siyasi boyutu kadar ekonomik boyutu da önemli. Şu anda siyaseten yakalanan hava ekonomiyi de harekete geçirecek görünüyor. Ancak, Doğu ve Güneydoğu'da ekonominin hareketlenmesi için farklı bir bakış açısına ihtiyaç var. Böyle bir perspektif var mı bilmiyoruz; çünkü sürecin başındayız.
Ocak ayında Fransa'da yaşayan Siyaset Felsefesi Uzmanı Hasan Yıldız'la konuşmuştum. Yıldız daha o günlerde işin ekonomik boyutuna dikkat çekerek uyarıda bulunmuştu:
"Çözüm iradesinin siyasal iktidarın sorumluluğuna geçtiğinin kamuoyunda anlamlı kılınması için, bölgenin ekonomik sorunlarına eski tarzda yaklaşma anlayışı terk edilmelidir.
Kürt halkının demokratik taleplerinin karşılanması elbette önemlidir.
Ancak siyasal veriler ekonomik tedbirlerle tamamlanmadıkça barışa gerçek anlamda ulaşılamayacaktır."
İktidarın Doğu ve Güneydoğu'da ekonomiyi canlandıracak hatta Batı'dan daha hızlı kalkınacak bir programı hızla devreye sokması gerekiyor.
İş dünyasında bir hareketlenme var.
Bölgedeki sanayi ve ticaret odaları da yatırım yapmak isteyenlerin umutlandığından söz ediyor. Geriye bir tek devletin ortaya bir yol haritası koyması kalıyor. O konuda birkaç gün önce birlikte olduğum bir grup işadamı ilginç bir öneride bulundu.
Varlık Barışı'ndan 50 milyar $
İlk önerileri son günlerde çok konuşulan "Varlık Barışı"yla ilgili. Bu bir çeşit vergi affı demek. Bu kez özellikle yurtdışına götürülen paraların geri getirilmesi hedefleniyor. Para Dergisi'nin verdiği bilgiye göre ilk kez küresel krizin yaşandığı 2008'de uygulanan "Varlık Barışı"yla 27 milyar TL'si yurtdışından, 21 milyar TL'si de yurtiçinden olmak üzere toplam 48 milyar TL kaynak toplanmıştı.
Uzmanlara göre bugün itibariyle yurtdışında 130 milyar dolar Türk sermayesi var. Daha iyimserler 200 milyar dolardan söz ediyor. Varlık Barışı'yla bu paranın 50 milyar dolarının gelebileceği hesap ediliyor. Prof.
Dr. Murat Ferman, Varlık Barışı'yla iki şeyin hedeflendiğini söylüyor:
"Elde edilecek kaynakla mali disiplin üzerindeki baskının giderilmesi ve yabancı sermayeyi çekmek için güvenli liman imajının güçlendirilmesi."
Bunu başarmak için de hükümet geçen sefer olduğu gibi bu kez de getirilecek paralardan sadece yüzde 2 vergi kesecek.
İşte ilk öneri bu yüzde 2 ile ilgili.
Konuştuğum işadamlarının önerisi şöyle:
"Devlet alacağı yüzde 2'den vazgeçsin ama bir şart koşsun: İşadamı getirdiği paranın yüzde 10'uyla Doğu'ya yatırım yapsın. Bu hem istihdam yaratır hem de bölgeyle bütünleşmeyi sağlar."
Devletin KDV borcu
Gelelim ikinci öneriye... Sanayici, inşaatçı veya perakendeci tüm büyük firmaların devletten KDV alacağı var ve devlet bunu ödemiyor veya yıllara yayarak ödüyor.
Yıllardır aşılamayan bu sorunu çözmenin yolu da Doğu'ya yatırımdan geçiyor. Devlet, işadamına "KDV alacağını ödeyeceğim ama sen de git o bölgeye yatırım yap" dese bütün işadamları koşa koşa gider.
Bunlar ciddi rakamlar. Varlık Barışı'ndan bırakın 50 milyar doları, 15 milyar dolar bile gelse onun yüzde 10'u büyük rakam. Doğu ve Güneydoğu bu paralarla hızla canlanır.
Böylece kısa sürede bölgeler arası dengesizlik ortadan kalkar, refah ve huzur gelir; dağa gidiş veya büyük kentlerin kuşatması da gündemden çıkar. İşsizlik çözülmeden bölgenin kanayan sarunları da çözülemez.