Çözüm süreci gündemin ilk sırasında yer aldığı için yerel seçimler henüz siyasetin ilgi alanına girmedi. Ancak bu durum, yerel seçimlere ilişkin hazırlık yapılmadığı anlamına gelmiyor.
Bu açıdan şehir olarak İstanbul'da, örgüt olarak da AK Parti'de müthiş bir hazırlık var.
Yeni Türkiye'nin küresel şehri İstanbul'un büyükşehir belediye başkanı olmak için daha şimdiden aday adayları işaret vermeye başladı. Hatta adı konmamış "gizli" bir çekişmeden bile söz ediliyor. Kulis çalışmaları, söz dokundurmalar düzeyinde süren bu gerilimin seçim yaklaştıkça alevlenme ihtimali de hayli yüksek.
Öne çıkan adaylara gelince... İlk sırada ilginç bir isim var: İstanbul'un Başbakan Erdoğan'dan sonra tek bakanı olan Egemen Bağış. AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, üç dönemi doldurduğu için aylar önce açık açık olmasa da İstanbul'u istediğini ima etti.
Teşkilatlarla yoğunlaşan ilişkisi ve halka yönelik çalışmaları da bunu gösteriyor.
Bağış'ın bu çabaları ve ılımlı-liberal kimliği İstanbul'un merkezinde yer alan laik seçmenden de oy alabileceği biçiminde yorumlanıyor.
Ama en büyük şansı Başbakan Erdoğan'a yakınlığı. Son dönemde Başbakan Erdoğan'ın "yüksek yapılaşma" nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelttiği eleştiriler de bu şansı artırıyor.
İkinci sırada da bir bakan var: Binali Yıldırım. Gerçi adı daha çok İzmir için geçiyor ama onun İstanbul'u istediği de sır değil. Üç dönem bakan olması, ulaştırma ve haberleşme alanındaki büyük atılımlarıyla her kesimin ilgisini çeken Yıldırım'ın şansını artırıyor. İstanbul'daki yeni havaalanı, Marmaray ve Üçüncü Köprü yatırımlarıyla da adı ön planda.
Bu yatırımların ve şansının İstanbul adaylığı getirip getirmeyeceği ise seçim sürecindeki değişkenlere bağlı. En önemli etken de CHP'nin adayının kim olacağı.
Gelelim üçüncü isme:
İstanbul tarihinde iki kez üst üste başkanlık yapan tek isim: Kadir Topbaş. O da üçüncü kez aday olmak istiyor.
Birinci handikapı tam da bu.
Kamuoyu yoklamalarında adının ilk sırada çıkması önemli bir şans ama o şansın adaylığa dönüşmesi iç ve dış rakiplerinin performansına bağlı. Avantajı, İstanbullular tarafından biliniyor olması ve mütevazı kişiliği. Dezavantajı ise kenti yönetmede ve yüksek yapılaşma konusunda yoğun eleştiri alması.
AK Parti'nin İstanbul'u isteyen dördüncü ismi ise İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu. Babuşçu, her ne kadar bu isteğini kamuoyuna açık deklare etmese de siyaset kulislerinde adı hep konuşuluyor.
Teşkilatçılığı ve geçen dönem herhangi bir mevki beklentisine girmemesi bu dönem şansını artırıyor.
Bu isimler arasından kimin aday olacağında, kamuoyu yoklamaları, teşkilatların eğilimi ve Başbakan Erdoğan'ın tercihi belirleyici olacak. Ancak içinden geçtiğimiz "çözüm süreci"nin nasıl seyredeceği de aday seçimini etkileyecek. Çok iyi gitmesi sadakati, kırılmalar yaşanması ise kamuoyu bilinirliğini öne çıkartacak.
Bu nedenle sadece AK Parti değil, her siyasi parti, İstanbul'a aday düşünürken ince hesaplar yapmak zorunda. Her parti diyorum ama işin doğrusu İstanbul seçimleri ağırlıkla iki parti arasında geçiyor.
AK Parti ve CHP arasında geçecek İstanbul seçimlerinde, parti kadar, kitlelerle iyi ilişkisi olan adayların şansı hayli fazla.