Türkiye siyaseten kendini yeniden inşa ederken, şehircilik zihniyetini de değiştiriyor.
Artık çevreyi ve tarihi yapıları dikkate almayan bir şehir imar planını, toplumla paylaşmadan, tartışmadan hayata geçirmek pek kolay olmayacak.
Bu nedenle başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin tarihi kentleri çok daha ön plana çıkacak ve o kentlere ilişkin yeni uygulamalar göz önünde cereyan edecek. Bir anlamda Başbakan Erdoğan'ın deyimiyle hükümet üyeleri "ustalık" dönemi icraatlarını sergilerken, toplum da ne olup bittiğine "ustaca" yaklaşacak.
Kısaca artık kapalı kapılar arkasında "yeni imar kararları" almak, şehirlerin iradesini görmezlikten gelmek mümkün olmayacak. "Yeni Türkiye" böylesine önemli bir sürece hazırlanırken Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Koruma Kurulu" uygulaması beni şaşırttı. Biliyorsunuz bu kurullar önemli koruma kararlarıyla iyi şeyler de yaptı, tam tersi "koruma" kaygısıyla yok olmalara da neden oldu.
Nereden bakarsanız bakın, önemli kurullardı bunlar... Bu kurullar bugünlerde yine çok gündemde...
Nedeni de bugün hizmet veren tek bir kurulun olmaması...
Çünkü tüm Türkiye'ye hizmet veren 30'u aşkın kurul üyelerenin hepsi görevden alınmış durumda.
Peki, ne oluyor?
Olan şu; herkesi görevden alan bakanlık kurul üyesi olmak isteyenlerin bir dilekçeyle yeniden başvurmasını istiyor.
İyi de neden?
Ortada makul bir neden görünmese de durum yoruma açık; herhalde bakanlık istemediği isimleri böylece ekarte edecek. İşin doğrusu Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın bu uygulamadan haberi var mı çok merak ediyorum...
Ne olup bittiğini izlemeye devam edeceğim.