Nihayet CHP de kendi "Kürt açılımı" için ilk adımı attı. 20 yıldır sorunun etrafında dolanan CHP'liler, ilk kez bölgede yaşayan kanaat önderlerini, aydınları dinleyerek sorunla yüzleştiler.
Ergenekon açıklamaları nedeniyle "yeni CHP" olgusunun tartışmalı hale geldiği bir süreçte, Kürt çıkışı bir nebze de olsa partiyi rahatlattı.
Peki, toplantı dışarıya böyle yansırken içeride neler oldu?
İstanbul Swiss Otel'deki birinci toplantıda CHP yönetimi, Gürsel Tekin'in deyimiyle, Dr. Muhammet Çakmak'ın söyledikleriyle adeta "dayak" yemiş, sarsılarak çıkmıştı.
Van toplantısında ise ne olduğu konusunda ayrıntı verilmiyor ama sızan bilgiler, "dayak" kadar sarsıcı olmasa da şaşırtıcı olduğunu gösteriyor.
Bir kere sorunun adı ilk kez "Kürt sorunu" olarak anıldı. Ancak bu adı koyup, üçüncü yol formülü üretmek de sorunu çözmüyor. Kürt seçmen bu açılımlarla yetinse ve yüzünü CHP'ye dönse bu kez başka bir sorun çıkıyor; CHP'nin kentli, laik seçmen tabanı.
CHP yönetimi yeni Kürt seçmeni kazanmakla, kentli laik tabanı kaybetmek arasına sıkışıp kalmış durumda.
Bu gerçeği CHP'liler de gördüğü için referandum öncesi Kılıçdaroğlu'nun Van'da yaptığı şu açıklamaya dikkat çekildi:
"Genel Başkanımız Van'ın Özalp ilçesinde bir birliğe verilen Orgeneral Mustafa Muğlalı adının kaldırılmasını istedi ama bir karşılığı olmadı. Van halkı yine bize oy vermedi. Seçime şunun şurasında 4 ay var. Yine aynı şey olabilir. Hiç olmazsa Türkiye'nin diğer bölgelerindeki insanları kaybetmeyelim."
Van çalıştayı önemli bir adım ama ne getireceği meçhul. Ve seçim sonuna kadar da büyük olasılıkla bundan ötesi olmayacak.