Özellikle 90'ların başından itibaren Mehmet Altan'ın ikinci cumhuriyet fikrini ortaya atmasından sonra bizde Cumhuriyet-demokrasi ilişkisi çok tartışıldı. Halen de tartışılıyor. Tabii bu sadece bize özgü bir durum da değil. Ulus devlet modelini ve laikliği örnek aldığımız Fransa'da da bu konu yıllardır tartışılıyor.
Bu tartışma sürerken birkaç yıl önce Prof. Dr. Ahmet Arslan'ın çevirisini yaptığı Fransız aydın Regis Debray'ın bir yazısını hatırladım. "Cumhuriyetçi misiniz, demokrat mı?"
İşte o yazıdan ilginç bazı saptamalar.
- Cumhuriyetin birincil erdeminin hafıza olmasına karşılık, demokrasinin gücü unutmada yatar.
- Yoksulluk bir demokrasiyi üzer; ama bir cumhuriyeti sarsar. Birinci, maksimum bir dayanışma ve birkaç bağış ister. İkinci, minimum bir kardeşlik ve birçok kanun.
- Cumhuriyetçinin parolası 'uç görüşler beni ilgilendiriyor'dur. Demokratınki ise 'aşırı olan her şey, değersiz'dir.
- Azınlıkta kalan bir cumhuriyetçi öfkelenir, köpürür, azınlıkta kalan bir demokrat ise çöker, yok olur.
- Gerçekten hasta bir cumhuriyetin varacağı yer kışla, hasta bir demokrasinin sonu genelevdir. Huzursuz, rahatsız cumhuriyetlerin yolunu otoriterci eğilimler, uysal demokrasilerin yolunu ise demagojik eğilimler gözler.
- Topluluk önünde konuştuğunda cumhuriyetçi tumturaklı veya kırıcı görünür. Söylediği doğru olabilir; ama sahte görünür. Demokrat, neşeli ve esprilidir. Belki söylediği doğru değildir; ama öyle görünür.