Hükümetin başlattığı demokratik açılım süreci hukuki ve siyasi altyapısı henüz hazır olmasa da önemli bir iklim yarattı.
Başta CHP ve MHP yönetimi olmak üzere bazı kesimlerin sert muhalefeti bile sürece, toplumun desteğini azaltmıyor, aksine artırıyor.
Bunu en net biçimde CHP tabanında görmek mümkün...
Birkaç kez yazdım. CHP içinde açılımı destekleyen önemli bir kesim var.
Var, çünkü CHP tabanı ve örgüt yöneticileri geçmişten bu yana odağında Kürt sorunu olan bir demokratik açılımı savundu.
Halen de savunuyor.
Şimdi bu açılımı AK Parti yapıyor diye de karşı çıkmıyor. Sürecin bazı eksikliklerini dile getirseler bile bütününe destek veriyorlar.
AK Parti'nin türban yasasına, hatta Anayasa'yı değiştirme girişimlerine tepki veren bu CHP tabanı, bu kez farklı düşünüyor.
Alın İstanbul'dan bir örnek...
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin etkin bir üyesi şöyle diyor:
"Türkiye'nin birlik ve bütünlük içinde tüm renklerinin özgür olmasını istiyorum. Bu nedenle kıskançlık yapmadan AKP'nin başlattığı açılımı destekliyorum. Kim yaparsa yapsın teşekkür ediyorum..."
Bunu söyleyen bir CHP'li...
Tabii bu noktada şu sorunun cevabı merak ediliyor: Peki bu sözleri söyleyen CHP'li neden ortaya çıkıp bunu açık açık söylemiyor?
Doğrusu bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz, Türkiye'de parti içi demokrasi yok. Belki de demokratik açılıma asıl buradan başlamak gerekiyor. Eğer parti içi demokrasi olsaydı eminim önceki gün gerçekleşen CHP MYK toplantısı inanılmaz tartışmalara sahne olurdu. Keşke Deniz Baykal önce kameraları oraya koysa da, toplum CHP'nin tepe yönetiminde ne konuşulduğunu öğrense.
Bu gerçeğe rağmen CHP tabanının ortaya koyduğu sağduyulu tavır, özellikle kıyı kentlerinde başlayan ve daha doğrusu kışkırtılan "anti Kürt" tepki karşısında ciddi bir güç olarak duruyor.
Kısaca, CHP yöneticilerinin öfkeli muhalefeti nasıl Türkiye'yi geriyorsa, CHP tabanının sağduyulu yaklaşımı da gerilimi düşürüyor. Aslında bu gerçeği sosyal demokrat olan herkes görüyor. '
Dönmeleri iyi bir şey'
CHP içindeki açılımcılar gerçeğini 29 Mart seçimleri öncesi yeniden CHP'ye dönen eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş'a sordum: "CHP'de açılımı destekleyen bir kesim var mı?"
"Kesinlikle var. En son Süleyman Çelebi ile bir programa çıktık. Onlarca telefon geldi. İnsanlar CHP olarak kendi programlarımızı, var olan raporlarımızı anlatmamızı, çözüm önerilerini ortaya koymamızı istiyorlar. Bizim çözüm önerilerimiz var, bunu toplumla daha sık paylaşmalıyız diyen yüzlerce insan var."
Peki, sosyal demokratlar açılım ve Kandil'den eve dönüş olayına nasıl bakmalı?
"Gelmeleri tabii ki iyi bir şey... Sosyal demokratlar bu sürecin demokratik ve barışçıl yollarla sonlanmasını istemeli. Programları da raporları da bunu söylüyor. Atılan adımları da cesaretlendirmeliler."
Partilerin güçlü programlara sahip olması gerektiğini söyleyen Karakaş, hükümetten beklentilerini ise şöyle anlatıyor:
"Ben şunu bekliyor ve talep ediyorum, hükümet 3 aydır gerekli istişareleri yaptı. Elbette siyasette risk almak da vardır. Riski de alarak kendi programını, raporlar kapsamında ortaya koyması gerekir. Kürt sorunu konusunda ne düşünüyor? Bunlar ortaya konursa dağdakiler konusu daha kolay çözülür."
Karakaş, DTP'ye yönelik, "eve dönüşleri gösteriye dönüştürdü" eleştirilerini de değerlendiriyor:
"Elbette barış umutlarını insanlar canlı tutmak isteyebilir ama yine de dengeli olmak gerekiyor. Çünkü DTP'nin burada yapması gereken Türkiye'nin bütününü düşünmek ve bunu Türkiye'nin bütününe benimsetmek. Türkiye büyük bir ülke, her bölgedeki insanımızı demokratik barışçıl çözüm yönünden kazanmamız gerekir. Bunun için de gerçekten bu tip eylemlere, söylemlere dikkat etmemiz gerekiyor."