Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

DSP-Sarıgül işbirliğine dikkat

Son dönemlerde DSP'yi izliyor musunuz? Farklı bir canlılık var DSP'de. Özellikle partinin Genel Başkanı Zeki Sezer'in "beyefendi" tavrı toplumun her kesiminden sıcak tepki alıyor. Ama sadece bu değil, DSP'nin her birimi, parti yöneticisinden en ücra ilçesindeki üyesine kadar herkes yoğun bir çalışma içinde. Bu çalışmayı da büyük bir özgüvenle yapıyorlar.
Sanki bizim görmediğimiz ama onların hissettiği bir şey var. Hangi DSP'li ile konuşsak, geçen seçimde kaybettiklerini bu seçimde bulacakları umudunu taşıyor.
Peki, bulabilirler mi?
Geçen yıl yapılan 22 Temmuz seçimlerinde CHP ile yapılan zoraki evlilikten sinerji çıkmaması bu umudu artırıyor. Büyük olasılıkla onların tek başlarına yerel seçime girmeye hazırlanmasında bu umudun etkisi büyük. Dahası geniş toplum kesimlerinin arayışı ile DSP'nin kendini tarif ettiği yer kesişiyor.
Yani DSP'nin toplumla buluşacağı ciddi bir boşluk var siyasette.
Çünkü toplum AK Parti ile CHP arasına sıkışmış durumda.
Ne temel sorunlara neşter atılıyor, ne de mevcut iki partinin bir araya gelme ihtimali var.
Bu zeminde üçüncü bir yolun şansı bir hayli fazla. Bir ara bu üçüncü yolun "merkez sağ" dan çıkabileceği beklentisi vardı. O şans kaçırıldığı gibi kısa sürede yakalanma ihtimali de görünmüyor.
Geriye bir tek DSP kalıyor.
Acaba DSP Türkiye'ye nefes aldıracak
"üçüncü bir yol" olabilir mi?
Önceki gün Kanal T televizyonunda Zeki Sezer'le birlikteydik. Şebnem Karaevli ile hazırladığımız, Yerel Seçim 2009 Başkanlık Yolu programına katılan DSP Genel Başkanı Sezer, tam da bu talebe cevap vererek şöyle diyordu:
"DSP Türkiye'nin sorunlarını biliyor. Bugün Türkiye'nin yaşamına giren bütün demokratik kazanımlarda DSP'nin imzası var. Kürtçenin serbest bırakılması, düşünce özgürlüğü, yasaklara son verilmesi, hatta idamın kalkması bile DSP'nin katkısıyla oldu. O gün bu değişimlere imza atan DSP, bugün de Türkiye'nin önünü açacak üçüncü bir alternatif olarak duruyor."

"Aç karnına laiklik olmuyor"
Sezer, programda birçok soruna ilişkin görüşlerini açıkladı. Özellikle laiklik ve Kürt meselesiyle ilgili açılımları dikkat çekiciydi: Örneğin laiklik konusunda CHP'yi eleştirerek şöyle diyordu:
"Laiklik demokrasinin vazgeçilmez bir parçası. Ancak karnına da laiklik olmuyor. İnsanlar işsiz, fakir ve yardıma muhtaç."
Benzer esnek bir yaklaşımı Kürtçe konusunda da gösteriyordu DSP lideri:
"DSP, Kürtçeyi yasak olmaktan çıkartan partidir. Eğer bizim 2000'li yıllarda başlattığımız bu süreç devam etseydi bugün tartışılan birçok konu gündemde olmayacaktı. Örneğin Kürtçe kurslar devlet yardımı olmadığı için yarım kaldı. Halbuki bu dilin kullanılması için devlet de üzerine düşeni yapmalı. Kürdoloji de açılmalı."
Gelelim solun birleşmesi konusuna...
DSP lideri bu konuyu neredeyse es geçmek istiyordu. Çünkü DSP'nin farklı bir toplumsal tabanı olduğuna, bu nedenle de CHP'yle birleşmenin beklenen sonucu vermeyeceğine inanıyordu. Ama yine de Murat Karayalçın'ın CHP'den adaylığını, Mustafa Sarıgül'le DSP ilişkisini değerlendirdi.
Sezer, CHP'nin Karayalçın'ı aday göstermesine şaşırdığını şöyle dile getiriyordu:
"Baykal, geçen yıl Karayalçın'ı kabul etmedi. Şimdi ne değişti de Karayalçın geldi anlamış değilim."
Sarıgül'le DSP ilişkisi için de şöyle diyordu:
"Henüz DSP'ye geçmiş değil ama sorun da yok."
Mütevazı DSP, popüler Sarıgül'le bir araya gelirse "üçüncü yol" un şansı artmaz mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA