Son iki yıldır Ankara'da kurumlarla sivil siyaset arasında sert bir "milli irade"yi temsil etme kavgası yaşandı, halen de yaşanıyor.
367 dayatması da, 27 Nisan emuhtırası da AK Parti kapatma davası da bu kavganın bir parçasıydı.
Bu kavga henüz son bulmasa da AK Parti'nin kapatılmaması kararıyla biraz durdu.
İşte tam bu noktada AK Parti'nin ilçe kongreleri süreci başladı.
Acaba genelde "milli irade"nin Meclis'te tek güç kaynağı olmasını savunan AK Parti, yerelde ne yapacak?
Kentlerde "yerel irade"nin parti yönetimine hakim olması için parti içi demokrasiyi işletecek mi?
Doğrusu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın kapatmayla ilgili kararı açıklarken dile getirdiği gibi; siyasi partiler ve seçim yasası değişmediği sürece, ne gerçek bir demokrasiden, ne de parti içi demokrasiden söz etmek pek mümkün değil.
AK Parti ilçe kongreleri işte bu zemin üzerinde yapılıyor.
Yani ortada ne işleyen bir parti içi demokrasi var, ne de bunu talep edecek bir parti tabanı...
Bu gerçeği görmek açısından İstanbul AK Parti ilçe kongreleri gerçekten tam bir laboratuvar niteliğinde...
Önce İstanbul'daki genel fotoğrafa biraz daha yakından bakalım.
Bu dönem İstanbul'a 8 yeni ilçe geliyor.
Bu konu hala Anayasa Mahkemesi gündeminde olduğu için AK Parti İstanbul'da öncelikle 14 ilçede kongre yapma kararı alınmıştı. Ancak bu 8 ilçeye yeni yönetim atandığı için büyük olasılıkla kasım ayı sonuna kadar, İstanbul'daki tüm ilçe kongreleri dea tamamlanacak.
Ama ilginçtir il kongresi yapılmayacak. İl kongresinin Mart 2009'daki yerel seçimlerden sonra yapılacağı konuşuluyor.
Nedeni de mevzuat değil siyasi...
Yerel seçimler sırasında belediye başkanlığında değerlendirilmeyenlerin küskünlere dönüşmemesi için, il yönetimi bunu bir fırsat olarak elde tutuluyor.
Şimdi gelelim ilçe kongrelerine...
İlçe kongreleri başladı ama ilginçtir bu dönem bırakın muhalif bir mücadeleyi, farklı bir fikir ya da hizmet yarışının esamesi okunmuyor.
İşin gerekçesi de hazır: "İstişare yapıyoruz."
Yani ortak liste hazırlanıyor, delegelerin oyuna sunuluyor.
Düşünebiliyor musunuz Ankara'da "Milli İrade"nin söz sahibi olmasını isteyenler, İstanbul'da veya Anadolu'nun herhangi bir kentinde "yerel milli irade"nin liste çıkarmasını parti iktidarı açısından sakıncalı buluyor.
Oysa Türkiye genelinde nasıl farklı partiler yarışıyorsa, parti içinde de farklı ekipler yarışabilmeli... Ama buna diğer partiler gibi AK Parti de izin vermiyor.
İnanılır gibi değil ama gerçek bu...
Tek liste tek aday
AK Parti İstanbul'un eski muhalif isimlerinden Metin Külünk bir süre önce coşkulu bir yazı kaleme aldı.
Yazının başlığı şöyleydi: "Kongreler yeni siyasetin pusulası olacaktır."
Bu umutla ilçe kongrelerine yaklaşan Külünk şöyle diyordu:
"Bu dönemin en güzel başlangıç işareti de inanıyorum ki İstanbul'dan verilecektir. Büyük Türkiye vizyonunun rahmi İstanbul olacaktır. AK Parti tarafından ağustos ayında düzenlenecek ilçe kongreleri bu çerçevede mühimdir."
Doğrusu kongreler başladı ama bu kongrelerin "siyasetin pusulası olacağına" ilişkin tek bir işaret yok. Olanlar öteki parti kongrelerinden farklı değil.
Tek liste, tek aday, tek ses...
Büyük olasılıkla Külünk'ün son uyarısını da kimse kaale almadı:
"AK Parti gerçekleştireceği bu kongreler ile önümüzdeki dönemde bir dünya gerçeği olacak taban/halk demokrasisini uygulamaya koyacaktır. Rekabetin korkulacak bir şey olmadığını bilakis rekabetten uzak bir toplumun edilgenliğe ve duraklamaya mahkum kalacağını aklımızdan çıkarmamamız lazım."
Durum öyle gösteriyor ki, "yerel irade"ye ipotek konulduğu sürece birileri de "milli irade"ye ipotek koymaya devam edecek...