Önder Sav, 2000 yılındaki olağanüstü kongreden bu yana CHP'nin genel sekreteri. Yani Deniz Baykal'ın 1999 seçimlerinden sonra ikinci dönüşüyle başlayan görevi bugüne kadar hiç ara vermeden sürdü.
Genel kamuoyu Sav'ı bir politik sima olarak hiç tanımaz. Sol kamuoyunda Barolar Birliği'nden gelmenin verdiği "Büyük Hukukçu" algısının yarattığı ilginç bir saygınlığa sahiptir.
Ne demeç verdiği görülmüştür, ne de kamuoyuna açık bir tartışmaya girdiği...
CHP yönetimindeki değişmezliğin simgesi "Politbüro"nun as aktörlerinden biridir. Bu güçlü pozisyonuna rağmen ülkenin temel politikalarıyla ilgili parti içinde hiç konuşmadığı çok yaygın bir kanaat...
Hatta CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantılarında ağzını açmamasıyla ünlüdür.
Oysa cumhuriyetle yaşıt partide oturduğu koltuk Kasım Gülek'in, Bülent Ecevit'in, Orhan Eyüpoğlu'nun, Mustafa Üstündağ'ın, SHP döneminde Deniz Baykal'ın koltuğudur. Ama buna rağmen yeri sağlamdır ve değiştirilemez, hatta "değiştirilmesi teklif dahi" edilemez.
Fikret Bila'nın anlatımıyla siyaset çevresinde "Olaylar karşısında kolay kolay heyecanlanmayan, paniğe kapılmayan bir yapıya sahiptir."
Belki de bu yüzden kamuoyu karşısına her seçim yenilgisinde o çıkar ve başkan adına "paniğe kapılmadan" kısa bir açıklama yapar. Dışarıya "düşük profil" veren Sav, parti içine gelince "aslan" kesilir.
Parti içi mücadelede deyim yerindeyse "ince politika" sahibidir. Özellikle de Ankara söz konusu olunca "parti içi iktidarı" kaptırmamak için elinden geleni esirgemez. Genel başkan yardımcılarından Eşref Erdem'in partiden ayrılmasındaki "kilit" rolü bunun son örneğidir.
Bütün siyasi hesapları parti dışına değil içe yöneliktir. Parti çevresinde CHP'nin iktidar olup olmamasından çok parti içi iktidarı ön planda tuttuğu konuşulur.
Göreve geldiği 2000 yılından bu yana yapılan tüm kurultaylarda tabanın değişim arzusunun tek hedefi Önder Sav ve çevresinin gitmesidir. Kurultay delegeleri her defasında bu değişim arzusuyla Ankara'ya gelir ama geldikleri gibi de geri dönerler.
Ne Önder Sav'ı ne de yakın çevresini değiştirebilirler.
Siyasetin "silik siması" olarak bilinen Önder Sav, belki de siyasi yaşamında ilk defa şu "dinleme" olayı nedeniyle Türkiye kamuoyunda tartışılıyor. Tabii hac olayıyla ilgili gafını da unutmamak lazım...
Görev yaptığı 8 yıl boyunca hiç konuşulmayan Sav, daha da çok tartışılacak gibi...
Eğer bu süreci CHP, iyi yönetemez ve gerekli adımları zamanında atmazsa, seçim yenilgileriyle yerlerde sürünen imajı daha da aşağılara düşecek.