Anavatan Partisi için yarın son gün... Türkiye'de ekonomiden siyasetepek çok alanda çığır açan ve bir zihniyet devrimi yapan Özal'lı Anavatan'dan buralara gelmek kuşkusuz siyaset tarihi açısından değerlendirilecek.
Ancak şimdi o tarih sayfası kapanıyor.
Ve kapanırken o partide inanılmaz bir çalkantı yaşanıyor.
Bir yanda kongre hazırlıkları ve birleşme heyecanı, bir yanda ise "aday sıralaması gerginliği" sürüyor.
Şu sıralar tüm Anavatanlıların en önemli kaygısı elbette aday sıralaması.
Ve herkes şu sorunun cevabını arıyor:
"Acaba illerde aday sıralaması nasıl olacak?"
Anavatanlı bir aday adayı şöyle diyor:
"Bu birleşme yüzde 50-50 diye başladı. Ama şimdi DYP'liler sıralamanın partilerin illerdeki gücüne göre yapılması gerektiğini söylüyor. O zaman bizim sayımız 20'yi bile geçmez. Bu haksızlık."
Bu kaygıya bu aşamada kimse açık bir cevap veremiyor. Liderler bile sadece "Adaletli olacak" demekle yetiniyor.
Zor bir durum...
Bu nedenle de her iki partinin lideri Ağar ve Mumcu günlerdir stres altında.
Bu stresi, salı akşamı Kanal 1 Televizyonu Medya Penceresi programına katılan Mehmet Ağar şöyle dile getiriyordu:
"4 Haziran bizim için zor bir gün olacak. Kimseyi kırmak istemiyoruz. Ama çok zor bir iş. Herkesi memnun etmek kolay değil."
Ortada garip bir durum olduğu da kesin. Çünkü Anavatanlılar ciddi anlamda huzursuz. Her an kendilerinin bir "oyuna" gelebileceği kaygısını taşıyorlar...
Hatta kulislerde şöyle konuşuluyor:
"DYP'liler Demokrat Parti adını alınca rahatladı. Bu saatten sonra bizim bir şey yaptırma gücümüz yok. Birleşmeye katılmazsak kamuoyuna açıklayamayız. Bize önerilen sıralamayı kabul edersek partililer memnun kalmayacak."
Adının verilmesini istemeyen bir DYP'li bu soruya şöyle cevap veriyor:
"Sıralamada sıkıntı yaşandığı doğru. Ama Anavatanlı dostlarımız da gerçekçi olmalı. Beklentilerini yükselttikçe 4 Haziran'da listeler açıklandığında daha büyük sıkıntı yaşayacağız."
Bu birleşmede " yeni bir şey yaratmanın "doğum sancıları" mı yaşanıyor, yoksa "gen uyuşmazlığı" mı var doğrusu belli değil.
Eğer yarına kadar bu konularda somut bir adım atılmazsa durum hiç de iç acıcı görünmüyor.