Türkiye'de son birkaç yılda yükselen "milliyetçi dalga" üzerinde hangi partinin yükseleceği henüz belli değil.
Ama o dalgaya yönelik yoğun siyasi hesapların yapıldığı kesin.
Geldiğimiz noktada bu hesapların da katkısıyla milliyetçilik, ciddi anlamda tehlikeli bir noktaya doğru gidiyor.
Ve hayatın birçok alanında "ırkçı" bir milletçiliğin ayak sesleri duyulmaya başladı bile.
Pek çok aydının dikkat çektiği bu nokta aslında siyasi partilerin de gündeminde.
Özellikle gençliği saran bu dalga kimi siyasilerin iştahını kabartırken, kimilerini de ciddi ciddi kaygılandırıyor.
Bu kaygıyı yaşayan partilerden biri de DYP.
İlginç gelebilir ama son dönemlerde "milliyetçi dalga" üzerine en yoğun tartışma DYP içinde yaşanıyor.
Üstelik bu tartışma DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın "düz ovada siyaset" çağrısının "sıkıntı" yarattığı iddiasının dile getirildiği bir dönemde yapılıyor.
Peki DYP kurmayları bu milliyetçi yükselişe nasıl bakıyor?
Ağar'ın siyasi danışmanlarından Dr. Muhammet Çakmak, önce yükselen milliyetçiliğin bir fotoğrafını çekiyor:
"Türkiye'de vahşi bir milliyetçilik yükseliyor. İlke, ahlak ve inanç değerini göz önünde bulundurmak istemeyen, tamamen etnik söylemin içinde perçinlenen bir milliyetçilik bu. Ve bu milliyetçilik Türkiye'deki bütün sosyal, kültürel ve entelektüel dinamikleri de göz ardı eden bir hava içinde yükseliyor."
Bu havayı 12 Eylül öncesi koşulların bir devamı olarak niteleyen Çakmak, birkaç önemli noktaya dikkat çekiyor:
"Türk solu asla Marksist bir geleneğin içinde mayalanmadı."
"Türk İslam'ı, hiçbir zaman entelektüel bir hava içinde gelişmedi."
"Türk milliyetçiliğinin de entelektüel bir arka planı olmadı."
Ne olduğunu Çakmak şöyle özetliyor:
"Üç temel akım da tamamen hamaset içinde, dur durak tanımadan yükseldi."
Çakmak, danışmanlığını yaptığı Ağar'ı son çıkışları nedeniyle "Türkiye'nin çimentosu" olarak niteliyor ve şöyle diyor:
" Biz milliyetçiliği yeniden Mustafa Kemal'in tanımına oturtacağız . DYP, uçlarda olmayı reddeden bir partidir. Türk demokrasisinin merkez muhafazakarlığının anlamı da budur. Bu vahşi milliyetçilik dalgasına Türk gençliğini teslim etmeyeceğiz. Buna göz yummak ve sessiz kalmak Türkiye'ye ve Türk gençliğine, Türkiye'nin inanç değerlerine ihanettir. Türkiye bir kardeşlik ülküsü ile kendi insani değerlerini modern zamanlara taşıyor. Türkiye modern duruşunu böyle bir kör dalgaya kurban edemez.
Kimsenin buna hakkı yok. Bu bir sarhoşluk hali. Biz bunu aşacağız."