Alçakça bir cinayete kurban giden Hrant Dink'in cenaze töreni bu topraklardan dünyaya ulaşan bir barış mesajıydı.
O mesajın dünyanın dört bir yanında nasıl yankılandığını dün gazetelerde okuduk.
Hepimiz farklılıklarıyla, renkleriyle, dilleriyle bir arada yaşamayı başaran ve ortak bir kültür yaratan bir halkın çocuklarıyız.
Bu halk, ırkçılık karanlığında yaşayan bir avuç bağnazın bu ülkenin geleceğini karartmasına izin vermeyeceğini geç de olsa tüm dünyaya gösterdi.
Ama bu yetmez.
Bunun sürdürülmesi gerekiyor.
Kör karanlıkların azgınlaşmaması ve bir kez daha topluma korku salmaması için bu dayanışmanın farklı farklı alanlarda sürmesi gerekiyor.
Yakın tarihimizde her kesimden insanımız katledildi.
Biz her defasında o insanları andık ama bir süre sonra unuttuk.
Bir kez daha unutmamak için bu tepkinin devam etmesi gerekiyor.
Bunun ilk adımı da yine Hrant Dink için atılmalı.
O gün İstanbul Mecidiyeköy'den Taksim'e uzanan on binler ne diyordu: "Hepimiz Hrant Dink' iz..."
İşte bu noktadan başlayabiliriz. Bunun öncülüğünü de aydınlar yapabilir. Tıpkı Radikal gazetesinin 10. yılında hayata geçirdiği uygulama gibi.
Aydınların en azından 6 ay boyunca Hrant Dink'in hayat verdiği Agos gazetesinde genel yayın yönetmenliği yapması anlamlı olmaz mı? Ölümüyle boş bıraktığı o koltuğu geçici de olsa Etyen Mahçupyan doldurdu. Devam edebilir de.
Ama farklı kesimlerden aydınların haftada bir o görevi yerine getirmesi veya destek olması Türkiye'de esmeye başlayan barış rüzgarlarına ciddi katkı sunacak.
Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi o cenaze töreni için şöyle diyordu:
" Dün İstanbul ' da sadece alçakça bir cinayete kurban giden gazeteci Hrant Dink ' in cenaze törenini yaşamadık. Hrant Dink bizlere belki kendisinin hiçbir zaman üzerinde düşünmemiş olduğu gerçekleri gösterdi ve unutulmaz dersler öğretti.
Hrant Dink 'e sahip çıkan insanımız, bu toplumun evlatlarını hiçbir ayrıma tabi tutmadan sevdiğini gösterdi.
Tüm dünyaya da Türk halkının insanlara ' önce insan ' olarak baktığını ispat etti.
Onunla kalmadı, aleme uygarlık dersi veren ülkelerin toplumlarına ' Bizim insanlığımız da bu ' demiş oldu.
" Bu satırlarda dile getirilen duyguları sadece ölümler olunca mı yerine getireceğiz...
Genç bedenlerin toprağa düşmemesi için, dünyayı bile şoke eden bu sessiz çığlıkların sürmesi gerekiyor.
Bunun için de, toplumumuzun genlerinde varolan fakat korku, sindirme ve öldürme nedeniyle açığa çıkartılamayan bu sevgi ve dayanışma duygusunu, hayatın her alanına taşıyarak daha kalıcı olmasını sağlamak zorundayız.
Radikal gazetesinin bu yaratıcı yöntemi bir süreliğine de olsa Agos gazetesinde sürmeli.
Yarattığımız "öteki" leri anlamak adına iyi bir deneyim olmaz mı?
Ne dersiniz? Bunu başaramaz mıyız?
Çok değil otuz yıl önce bu topraklarda sağ sol çatışması nedeniyle 5 bin genç insan öldü. O günleri yaşayanlar şimdi ne düşünüyor? Büyük çoğunluğu bin pişman.
Peki yarın?
Aynı pişmanlığı yaşayacağımız kesin.
Yeni pişmanlıklar yaşamamak için bir şeyler yapılmalı.