Hrant Dink'ten sonra İsmail Cem'i de kaybetmek ilginç bir tesadüf olsa gerek. Çünkü o da yıllar önce "vatan hain"leri listesindeydi.
Türkiye'de egemen düşünce nedense aydınlarını "vatan haini" olarak nitelemeyi çok seviyor.
İsmail Cem de insanın doğasından gelen farklılıkları düşman sayan yaklaşımlardan az çekmedi.
Kimi tarihin derinliklerinde kaybolmuş kökenini araştırdı, kimi düşüncelerini anlamadan damgaladı.
Oysa bugün, İsmail Cem'in bir Türkiye aşığı olduğunu biraz siyasetle ilgili herkes biliyor.
Uzun siyaset yaşamı boyunca sadece sol kesimlerin değil, her kesimin saygı duyduğu ender siyasetçilerden bir oldu.
Türkiye'de "temiz siyaset" denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri de oydu. Tutarlı bir demokrat ve çalışkan bir aydındı.
Türkiye, onu 1974 yılında TRT genel müdürü olduğunda tanıdı.
Bu görevi kısa sürdü. Ancak bu kısa süre içinde "statükoyu" değil, "değişimi" savunan bir bürokratın neler yapabileceğini gösterdi.
Aynı dönemde bir şey daha yaptı.
Düşünce dünyamızı zenginleştiren kitaplar yayınladı.
Sosyal demokrasiyle Türkiye toplumunu tanıştırdı.
Sonra siyaset yılları geldi.
Ama ne yazık ki, TRT'de yarattığı değişimi, kitaplarında dile getirdiği ilkeleri siyasete uygulayamadı.
Bu nedenle de tıpkı Aydın Güven Gürkan gibi "Politikada bir göçmen" olarak siyasi arayışını hep sürdürdü.
Birkaç gün önce İsmail Cem'i hasta yatağında ziyarete giden Ercan Karakaş onun Türkiye siyasetine neler kattığını şöyle anlatıyor:
"Türkiye siyasetinin kalite kazanmasına, sosyal demokrasinin anlaşılmasına çok büyük katkısı oldu. Temiz siyasetin ve içerikli siyasetin öncüsüydü İsmail Cem. Hrant Dink'i toprağa verdik. O bir arada yaşamanın sembolüydü. Bugün (dün) aynı zamanda Aydın Güven Gürkan'ı toprağa verdiğimiz gün. Gürkan'ı anma gecesinde bir belgesel hazırladık. Adı "Politikada Bir Göçmen"di. Çünkü sürekli bir arayış içindeydi. Aslında İsmail Cem de bir göçmendi. O da hep arayış içindeydi."
Peki solun aydınları neyi arıyordu?
Cevabını yine Ercan Karakaş veriyor:
"İnsanların özgür ve refah içinde yaşamasını sağlayacak bir siyasi hareketi. Bizde bunun öncülüğünü İsmail Cem yaptı ama düşüncelerini hayata geçiremedi. İstediği parti bir türlü oluşmadı. O yüzden arayışları hep sürdü."
Birlikte ve çağdaş yaşamanın simgesi iki aydın düşüncelerini hayata geçiremeden göçüp gitti.
Ama geride kalanlara da; bu ülkenin geleceği açısından önemli saydıkları "birarada yaşam ve barış" ideallerini miras bıraktılar.
O mirasın bir boyutunu İsmail Cem son şiirinde şöyle anlatıyor:
Filleri kuyruğundan çekerek
Tepeleri aşırtmaktı görevim
Günler bitti filler tükenmedi
Ben elimden geleni yaptım
Gerisini siz tamamlayın..."
Hrant Dink'in acılı eşi Rakel Dink ise milyonları ağlatan konuşmasında şunları söylüyordu:
"Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27 olsun, katil kim olursa olsun bir zamanlar bebek olduğunu biliyorum.
Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim..."
Türkiye önündeki "tepeleri" aşmak ve "bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamak" zorunda.
Başka yolu yok.