Başbakan Erdoğan'a geçmiş olsun. Bir an önce iyileşip ayağa kalkmalı. Türkiye'nin şu an Erdoğan'ın değil ameliyat, nezle olmasına bile tahammülü yok.
Kuzey Akdeniz'de ekonomik, Güney Akdeniz'de siyasi, Doğu Akdeniz de ise siyasi ve askeri sorunlarımız tavan yaptı. Asya'ya açılan kapımız İran'la tarihi sıkıntılar yaşıyoruz. ABD, Irak'tan henüz çekilmedi, İran'ın vurulması söz konusu. Savaşta olmalarına rağmen ateşkesi sürdüren Ermenistan ile Azerbaycan arasında çoktan çözüm üretip Ermenistan kapısını açmalıydık.
Bu pirinci de ayıklamadık. Birileri bize, "genleşiyorsunuz" derken bir "kuşatılma duygusu" sarıyor bizi.
Bulunduğumuz coğrafyada bölgesel lider olacağız derken galiba vurulan bölgenin lideri olacağız(!)
Terör bir yana, ekonomimiz kırılgan...
Yatırım- tasarruf açığımız var. Finansal mimaride de sorun çok. Bütün şirketlerimiz can suyu için bankaların eline bakıyor.
İç tasarrufumuz düşük, dış tasarrufa göbekten bağlıyız. Sermaye açığımızı gelişmiş ülkelerin finans sistemi kapatıyor. ABD ve Avrupa'daki krizi deli gibi izlememizin nedeni de bu.
***
Yatırım- tasarruf bulma işini bankacılık sisteminin üstüne yıkalı yıllar oldu. Bundan kendimizi bir türlü kurtaramıyoruz. Yanlış olan bu. Sadece
yerli tasarrufa göre elbise biçmek doğru değil.
Tasarruf ve yatırım açığını kapatmada doğru adres hem yerli hem yabancı yatırımcıyı buluşturan İMKB değil mi?
İşe bakın ki, ülkenin yatırım-tasarruf açığı bu kadar yüksekken, şimdi işi gücü bir yana bıraktık, İMKB'nin
boğazını kesmeye çalışıyoruz. Yetmiyor, İMKB'yi öldürmeyi düşünüyoruz.
Bu olacak iş mi?
Sığ suların zehirli balıkları derin sularda işe yaramaz! Sektöre sesleniyoruz. İMKB'nin sermaye piyasası bilgisine, tecrübesine, kültürüne sahip olmayan kafalara ve köşelerin şahsi sorunlarına teslim edilmesine seyirci kalmayın! Birileri,
"İMKB'yi 30 bilgisayar ve 10 personelle yönetirim" diyor. Yönetmeye kalksa üç dakikada sistem çöker! Yönetsin de görelim.
***
Dünya borsalarını ve sermaye piyasasını bu kadar iyi bilen İMKB Başkanı
Hüseyin Erkan'a sahip çıkın. Tavır koyun. Dik durun.
Anadolu'da derler ki,
"Sarı öküzü kaybettin mi her şey biter!.." Keşke İMKB sarı öküzü kaybetmeseydi. Aracı kurumlar olağanüstü genel kurulda önceki oylarına ve iradelerine, kendi seçtikleri temsilcilerinin görev sürelerinin dolmasına sahip çıksaydı da yönetime üç yeni üye göndermeseydi.
Çünkü seçilen üç üyenin görev sürelerinin dolacağının da garantisi yok!..
Bilmem anlatabildim mi?