TEPAV Direktörü Güven Sak'ın kalemine sağlık. Radikal'deki köşesinde, "İçinden küresel değer zinciri geçen ülke olmak, içinden boru hattı geçen ülke olmaktan zordur" diye yazmış. Doğru söze ne denir! Bizim için geçen 10 yıl zamanların en iyisiydi. Yükselen milli gelirimizle alt ve orta gelirli ülke olmaktan çıktık, G-20 üyesi olduk. Oluk oluk sıcak para aktı akmasına da bir türlü "mikro reform" yapamadık.
İnovasyon ve yüksek teknolojiye sırtımızı döndük. Altyapımızı düzeltemedik. Küresel değer zincirlerini de çekemedik.
İki gün önce Lizbon'da elektrik motorlu otomobillerle ilgili Renault Euromed Başkanı Jean-Christophe Kugler'i dinlerken, ister istemez bu küresel değer zinciri meselesine takılıp kaldım.
İnsan ve gelecek odaklı üretim bilinci başka bir şey. Biz terör belasıyla uğraşmaktan, ilerlemeyen demokrasiyi tartışmaktan bir türlü insan odaklı düşünmeyi öğrenemedik. Yaşlı Fransa'nın genç insanlardan kurulu Renault'un "beyin takımı" ise farklı bir dil kullanıyor. Yenilikçilikten ve çevrecilikten söz ediyor.
İki ülke arasındaki fark bu.
***
Bilmem farkında mısınız?
Dünya yeni ekonomik düzene göre yeniden kurgulanıyor. Türkiye'de
700 bin kişinin istihdam edildiği sektörü derinden etkileyecek yolculuk başlıyor. Renault, elektrikli otomobille dünya karbon ayak izini
2013'e kadar
yüzde 10 azaltacak.
2013- 2016 arasında da ek bir
yüzde 10 azaltma daha...
Karbondioksit emisyonunun
yüzde 12'si insanlardan,
yüzde 25'i petrol tüketiminden kaynaklanıyor.
Acaba dersimizi çalışıyor muyuz?
Dünya bizim evimiz.
Evimizde yangın var.
Bugün bir
termik santral havaya kilometrede
120 gr, doğalgaz 60 gr, odun 8 gr, nükleer enerji ise 2 gr karbondioksit yayıyor. Görünen o ki, petrol endüstrisiyle iç içe geçmiş otomotiv, bu kez elektrikli otomobil için nükleer enerjiyi tercih ediyor.
***
Bu noktada
26 Eylül'de
Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı bir rapora dikkatinizi çekelim. Her yıl
2 milyon insan havada asılı kalan
10 mikronun altındaki partiküller yüzünden ölüyor. Bu partiküller yoğunlukla egzoz gazından çıkıyor. İzin verilen limit
1 metreküp havada
20 mikrogram. Türkiye'nin
ortalaması 66 mikrogram. 46 mikrogram fazlamız var. Bu durumda çevreci otomobil kullanacağız ama endüstri çok temkinli.
Ford ve
Fiat ortada yok.
Volkswagen sessiz.
Toyota- Honda derinden gidiyor.
Renault ise
2020'ye kadar elektrikli araçların dünya pazarının
yüzde 10'unu oluşturacağını düşünüyor.
Nissan'la ittifak kurmuş. 2016'ya kadar yollarda kendilerine ait 1.5 milyon elektrik motorlu araç olacağını tahmin ediyorlar. İki şirket, "Sıfır Emisyonlu" program çerçevesinde
4 milyar euroluk yatırım yapıyor.
Yapılanlar küresel ısınma tehdidi altındaki dünya için yeterli mi?
Nükleer asfalta indi.
Kararı siz verin.