Komşu hâlâ aymazlık içinde. Sanıyor ki, her şey yakın zamanda düzelir, yine eski güzel günlerine dönerler. Ama iş öyle değil. Bu defa pabuç pahalı. Yangın ormanı sarmış!
320 milyar euro borç dağ gibi yığılmış. Tedbir üzerine tedbir alınıyor, kurtarma paketleri açılıyor, halk ayakta. Üniversite öğretim üyeleri grevde. Sınavlar yapılamadı. Taksiciler her gün kontak kapatıyor. Selanik Havalimanı'nda iş yavaşlatma eylemi yüzünden 5 saatlik gecikmeler bile herkese artık normal geliyor. Gümrük memurları keza öyle. İpsala gümrük kapısında in cin top oynuyor.
Tasarruflar eridikçe, kaygı büyüyor.
11 milyon nüfusu olan ülkede 1 milyon memur var. Memurlar da paket mağduru, bekliyor.
Yunanistan'da gerilim tırmandıkça tırmanıyor. İşte böylesine umutsuzluğun arttığı bir dönemde Kavala'ya gittik. Samsun ile Kavala'nın 6 ay önce başlattığı "kardeş şehir" olma yolculuğunu ve ticaret fuarını gezdik.
Kavala Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Angelos Tsatsoulis dedi ki, "Ne zaman AB'ye girdik, Euro Birliği'ne geçtik, kendi durumuzu unuttuk. AB'den çalışmadan para almaya alıştık!.."
Arkasından ekledi: "Alman ekonomisi ile Yunan ekonomisini bir tuttuk. AB üyesi ülkeler kendi ürünlerini almamız için bize borç verdi. Borç parayla bilgisayar aldık, araba aldık, onu aldık, bunu aldık. Neticede onlardan aldığımız parayla onların ürünlerini aldık. AB de, Euro Para Birliği de, dokümanların, bilgilerin yanlış olduğunu bilmelerine rağmen bize para vermeye devam ettiler. Pazarı büyütmeye çalıştılar ve ürettiğimiz her şeyi durdurdular. Kürdan bile Çin'den geldi..."
Peki, üretmeyen ekonomi, güçlü ithalat Yunanlıları hiç mi kaygılandırmadı?
Tsatsoulis, "Bizi turizm, servis sektörü ve danışmanlık gibi işlere yönlendirdiler. Şimdi üretimini durduran fabrikalar yeniden üretime geçmek için büyük çaba harcıyor" diye konuştu.