Ne Birleşmiş Milletler, ne de herhangi bir ülke, bu iflah olmaz çetelere kimse dokunamıyor!.. Onlar küresel dünyanın markalaştırdığı Somalili korsanlar.
Uluslararası sulardaki her gemiyi kendi adlarına 'ganimet' sayıp, bırakın şirketleri, devletlerle bile fidye pazarlığı yapıyorlar.
Yolculukları, 1991'de Said Barre'nin ülkeyi terketmesiyle başladı.
18 yıl önce sahneye çıktılar.
20 yıldır devam eden iç savaşta halkın sempatisini kazandılar.
Bugün hem karada hem de Somali sahillerinde de güvenliğin esamesi okunmuyor.
Güneyde El Kaide baskısı, kuzeyde korsanlar. Ülkede açlık, yoksulluk ve korku kol geziyor. Nüfusun yüzde 70'i günde iki dolardan daha az para kazanıyor.
Korsanların esir aldığı binlerce kişi ise tedavi görmeye devam ediyor.
***
Birol Kahraman.
23 Mart 2010'da çalıştığı Frigia gemisi Hindistan sahillerine 400 mil kala 10 korsan tarafından saldırıya uğradı.
Frigia, Karya Denizcilik'e ait.
Ekmeğinin peşindeki personel İsrail'den yüklediği gübreyi Tayland ve Singapur'a götürürken esir düştü.
Gemide çalışan 2'si Ukraynalı, 19'ü Türk 21 personel, 128 gün yani dört ay süren bir esaret dönemi geçirdi. Mantar gibi çoğalan korsanlar gemideki erzaka el koydular. Deniz suyunu tatlı suya çevirttiler. Bir keresinde suyu dönüştürme işlemini yapan makine arızalandı.
Korsanlar geminin kaptanı ile başmühendis Kahraman'ı öldürmeye kalkıştı.
Ne yapsınlar?
Jeneratörlerden akan suya kuru karanfil atıp, içtiler. 128 günde üç kere banyo yapabildiler.
Korsanların hedefi haline gelen Kahraman, dört ay boyunca güverteye dahi çıkamadı.
Patron denilen avukat korsan, 21 personel için şirketten 20 milyon dolar fidye istedi. 2 milyon 900 bin dolarla iş, tatlıya bağlandı.
***
Gelin görün ki, esir düşüp kurtulan personel için asıl zorluk sonra başlıyor. Birol Kahraman için de durum aynen böyle oldu.
Kahraman, Deniz Harp Okulu mezunu, makine mühendisi. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni de bitirmiş. Askerliğe erken veda edip, gemilerde çalışmış, dünyayı dolaşmış.
Araya, bir de 10 yıl süreyle Emiralem Belde Belediye Başkanlığı'nı sıkıştırmış.
2004'te yeniden denize açılmış.
Başına gelenler ortada.
Bir yıldır travma sonrası stres bozukluğu tedavisi görüyor.
Bu hastalığa "Vietnam sendromu" deniliyor.
Yaşadıkları yüzünden işinden oldu. Ona iş göremez raporu verildi, şirketi ilk iş olarak sözleşmesini feshetti.
Peki, esir düşenlere kim destek olacak?
Pek çok denizcilik şirketinin gemisi kaçırıldı, acaba personele sahip çıkıldı mı?
Mesele bu.
Kahraman, bir yıl önce yaşadığı olayı anlatırken dedi ki, "Korsanların en büyük kabusu muson yağmurları. Mayıstan ağustosa kadar elleri kolları bağlanıyor. Yağmur döneminde gemilere saldıramayınca hep para hesabı yapıyorlar.
Aldıkları fidyenin yüzde 10'unu gemiye saldıranlara, bir bölümünü de kabile reislerine gönderiyorlar."
Fidye, korsanların ballı parası.
Tatlı paradan vazgeçilir mi?