Unutulan hatırlanırsa, böyle olur... Diyarbakır'dan bahsediyoruz. İki gündür şehri geziyoruz. Diyarbakır; mutsuzlukla, ihmalden dolayı tanıştı. Tıpkı diğer Güneydoğu illerinde olduğu gibi. Hemen hemen her dönemde aynı sorular soruldu, aynı cevaplar alındı. Vatandaş Şehmuz, "Partilerden ne bekliyorsunuz?" sorusuna, "Bizi azat etsinler, yeter! Bir şey beklemiyoruz" dedi.
Diyarbakır hep ayakları üzerinde durdu. Aldığı göçe, kapatılan fabrikalara, ihmal edilen tarım ve hayvancılığa, işkence yapılan hapishanelerine rağmen yıkılmadı, dimdik ayakta. Eskiden Brüksel'e giden yol Diyarbakır'dan geçerdi. Şimdi Ankara'ya seçilerek güçlü gitmenin yolu Diyarbakır'dan geçiyor.
***
Önceki gün İstasyon Meydanı'nda CHP vardı.
Dün
AK Parti...Cumartesi günü BDP miting yapacak.
Pazartesi günü de
MHP son noktayı koyacak.
Sondan başlayalım...
İhmali yazalım. MHP,
36 yıl sonra Diyarbakır'da miting yapmayı planlıyor. CHP,
10 yıl sonra burada halkla kucaklaştı. Şehrin iktidar partisine bakışı ortada.
BDP'nin keskin çıkışları bir başka Diyarbakır tavrı. Sonuçta ulusal partiler hangi söylemle gelirlerse gelsinler, halkın beklentilerini karşılamak zorunda. Artık burada kimse vaat istemiyor.
İş, aş bekliyor,
özgürlük diyor. Özgürlük isterken bedel ödemek istemiyor. Tabiri caizse bir kıskaçta,
Mardin Kapı,
Dar Kapı, Şehitlik'te eski günler aranıyor.
Ortak evimiz Türkiye'de siyasetçinin ihmali, "kimlik sorununu" kördüğüme dönüştürdü.
***
CHP Lideri
Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da Başbakan'a dönük
"itiraflı sataşmalarını" sürdürürken, kendi ihmallerini de açık açık itiraf etti,
"Demokrasi ve özgürlük adına bedel ödemeye hazırım" dedi ve özür diledi.
Lider olduktan sonra kente bu ikinci gelişi. Daha önce Diyarbakır'da vatandaşla tavla oynayıp, sohbet eden Kılıçdaroğlu, dertleri birinci elden dinlediği için olacak,
"fabrika kurma" vaadinde bulundu.
Peki, bu açık yüreklilik seçime
11 gün kala işe yarar mı? CHP'nin ihmalini telafi etmek için zamanlaması uygun mu?
Analistlere göre CHP, zamanlama hatası yaptı; miting, 10 gün önce yapılmalıydı. Ancak Diyarbakır halkı, Kılıçdaroğlu'nun insan odaklı söylemini sevdi, kendisine sıcak bakıyor. Tavrını samimiyetin ilk adımı olarak görüyor. Diğer anlamda Kılıçdaroğlu, siyasetin sadece oy olmadığını Türkiye'ye ifade ediyor.
Eğri oturalım, doğru konuşalım. Kazanamayacağı yere gitmez ki!..
***
Gelelim AK Parti'ye...
Başbakan Erdoğan, "Benim
Diyarbakır'ım Samsun'dan, Bolu'dan, İzmir'den farklı değildir" diyor. Beklenene rağmen bölgeyle kucaklaşmanın ısrarı içinde. Böylece adaylarına
moral kaynağı oluyor.
Dün,
Bağlar, Koşuyolu, Kuruçeşme, Emek Caddesi'ndeeczane ve fırınlar hariç kepenkler gün boyu kapalıydı.
Sessiz protesto sürdü. Bazı okullarda öğrenci yoktu. Resmi dairelerde tek tük çalışan vardı.
Kebapçı Muharrem Usta'da otururken tam karşımızda iki adet ses bombası patladı. Kimse yerinden kıpırdamadı.
Meydana yakın dükkânların yarısı açık, yarısı kapalıydı.
Son söz: Barış dilini kullanalım.