Avrupa Parlamentosu bir rapor yazmış, "Kıbrıs'tan askerinizi çekin, Maraş'ı Rumlara açın" diyor. Rapor, Başbakan Erdoğan'a yetti. AB'ye, "Gözünüz kör mü sizin" diye patladı. Başbakan'ın böyle patlamasına gerek var mıydı? Kıbrıs'ta mesele ne?
Türkiye olarak 1974'ten bu yana Kıbrıs'ta neredeyse bir kolordu kadar asker bulunduruyoruz. Hatta daha ötesi var, 1974 Kıbrıs Harekâtı öncesinde sayısı az bile olsa Türk askeri yine adadaydı... Türkiye Kıbırıs'ta işini yapıyor, "iyi niyetlilik" çerçevesinde asker bulunduruyor. Gerektiğinde askerini çekebilir. Diyeceksiniz ki, "Askerimizi çekersek dengeler bozulmaz mı?"
Niye bozulsun! Bugün gelinen noktada askerimizi çekersek sırtımıza binen yükten kurtuluruz. Bölgede dengeler değişiyor. Türkiye'nin bölgede yıldızı parlıyor. Stratejik ülke olarak önemi artıyor. Bu konumdaki bir Türkiye ile hangi ülke çatışmayı göze alır? Kıbrıs Rum Kesimi'ne mi kafayı takacağız. Rumları, "dost ateşi" yakacak. Onlar Yunanistan'ı izliyor.
***
Yunanistan'da kamu çöktü. Çöküşün iki ana nedeni var. Biri tıpkı bizde olduğu gibi kirlenme, yani yolsuzluk. Diğeri de, Adalar ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin yol açtığı savunma, altyapı, ulaşım harcamaları. Bugüne kadar adalar arasında boş uçaklar, boş vapurlar az dolaşmadı!..
AB'nin şımarık çocuğu olan Yunanistan hovardalık yapıp, AB ülkelerinin verdiği bütün paraları bu savurganlıkla batırdı. Reel sektörü unuttu. Düşük nüfusu bir türlü iç kaynak yaratamadı. Gelinen noktada kimse Atina'ya bonkör davranmıyor. Hemen IMF hakem olarak tayin edildi. Yunanistan, şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıyor. AB, Yunanistan'ın hiçbir zemini olmayan "Deniz ve hava egemenlik hakları" ile "Adalar" ve "Kıbrıs Rum Politikası"nın bedelini çok ama çok ağır ödüyor.
Bu krizden çıkış zor...