Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİHA OKUR

Türkiye'nin dış politika hikâyesi!..

Türkiye yıllardır birbirinden farklı iki ayrı gündemle yoluna devam ediyor. Biri sanal gündem. Sabun köpüğü gibi uçup gidiyor. Adına ister "Emasya Protokolü!" deyin. Veya Meclis'teki "peygamber kavgası" diye konuyu uzatıp gidin. Fark etmiyor. Oysa gerçek ama gözden kaçan bir gündem farklı. Üzerinde durmamız gerekiyor. İşsizlik, üretimdeki tıkanma, dış politikanın önümüze koyduğu sorunlar... Liste uzayıp gidiyor. Gerçek gündeme örnek verelim.
Ermenistan dolayısıyla Karabağ sorunu!..
Irak'tan çekilen ABD askerleriyle birlikte patlamaya hazır bombaya dönüşen Kerkük.
Çözümü yılan hikâyesine dönüşen iki parçalı Kıbrıs.

***

Sanal gündemi izlemekten etrafımızda ne olup bittiğinin farkında değiliz!..
Ülke, gelecekte hangi sorunlarla karşılaşabilir, bilmiyoruz!
Oysa işin şakaya gelir yanı yok ki... Dış politikanın önümüze koyduğu sorunlar, yıllardır girmek için çaba harcadığımız AB yolculuğumuzu da, ABD ile yeni dönemdeki ilişkilerimizi de, Arap dünyasıyla başlattığımız açılımları da bir anda sekteye uğratabilir!..
Çünkü Türkiye'nin bu sorunlarla ilgili çözüm önerileri, karşısındaki ülkelerin ortaya koyduğu çözüm önerileriyle uyuşmuyor. Kahin olmaya gerek yok. Dış politikadan kaynaklanan problemler, önümüzdeki dönemde iç siyasetimizi etkiler.
Ekonomik sorunlarımızı derinleştirir.
Biz uyarımızı yapalım.
***

Bu ziyaret hepimizin gözünden kaçtı. Kaçmamalı. Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçiren general Ray Odierno Türkiye'ye geldi. Odierno'nun sebebi ziyaretini bir türlü öğrenemedik. Tabir yerindeyse, "Çuvalcı general durduk yerde bizi niye öpmüş olabilir?"
Eminim çoğu uzman bu ziyaretle ilgili konuşacak. Diyecekler ki; "Kandil Dağı'nda PKK'ya karşı ABD-Türkiye ve Irak'tan oluşan bir 'üçlü mekanizma' var. Bununla ilgili çalışma yapıldı!" Sorarım size bu görüşmelerin detayı acaba neden açıklanmıyor? Türkiye'nin dış politika hikâyesi basit değil!..

Irak'ta müdahil olur muyuz?

ABD, her gittiği ülkeye demokrasi götürdüğünü söylüyor. Demokrasi giden ülkelerde oluk oluk kan akıyor. 1 Mart 2003'te 135 bin asker ile birlikte işgal ettiği Irak'a bir bakın hele! 2 milyon insan öldü. Küresel enerji devleri açgözlülükle "saha kapma" yarışını sürdürürken, ülkenin dört bir yanında binlerce çocuk evsiz, yurtsuz kaldı! Ekmek bulamadı! Patlayan bombalar, yapılan işkenceler ortada...
Üstelik ABD, Türkiye'nin en büyük sıkıntı kaynağı olan terör örgütü PKK ile mücadele konusunda da doğru dürüst bir şey yapmadı.
İşe bakın ki, ABD askerleri Irak'tan çekilirken "üçlü mekanizma" birdenbire çalışmaya çatır çatır çalışmaya başladı. Bugüne kadar Türkiye'ye destek olmayan ABD, Irak' tan askerini çektiği bir dönemde bize niye yardım etsin ki?
ABD, Irak'taki askerini kademeli olarak çekeceğini önceden açıklamıştı.
Nedense hızlı bir karar aldı. Bu yıl ağustos sonuna kadar askerini Irak'tan tamamen çekeceğini açıkladı.
***

Alınan bu kararda elbette yaşanan küresel krizin etkisi var. Ekonomik nedenler öne çıkıyor. Ama ABD, Irak'ta kaldığı sürece Afganistan'da istediğini yapamıyor. Peki, bu konu bizi niye ilgilendiriyor?
Çok basit.
Çünkü hep birlikte önümüzdeki dönemde yeniden Irak'a odaklanacağız.
ABD askerlerinin Irak'tan çekilmesiyle birlikte Musul-Kerkük ve Diyala ile ilgili sorunlar Arap-Kürt çatışmasına yol açabilir.
Dolayısıyla böyle bir çatışma bekleyenler şimdiden bu konuda Türkiye'nin müdahil olması gerektiğini de düşünebilir. Bu noktada diyorum ki; Türk kamuoyu vakit kaybetmemeli... Şu soruyu sormalı: "PKK, Türkiye'ye bu kadar zarar verdi. Buna rağmen Türkiye'nin Kandil etrafında operasyon yapmasına izin vemeyen ülkeler, acaba bugün hangi yüzle Türkiye'nin Irak'ta müdahil olması isteyebilecek?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA