Çiftçi, kendi tohumunu üretebilendir! Sanayici, girdilerini kontrol edebilendir! Ne yazık ki, Türk sanayicisinin girdi hâkimiyeti sıfır!.. Girdi hâkimiyeti, sermaye birikimi ister, uzun vadeli ticari anlaşmaları zorunlu kılar. Türk sanayicisi ne yapsın, sermaye fukarası...
Gerçekçi olalım. Fortune dergisinin yaptığı dünyanın "500 Büyük Şirketi" sıralamasında 50 Türk şirketi yer alamıyor!.. Küresel şirket sıralamasında 10 şirketle yetiniyoruz.
Sorarım size, "Böyle bir yapıda Türk sanayisinin esamisi okunur mu?" Sonuçta küresel yarışta şirketinizin ölçeği de global olacak! Yoksa yerel kalır, iş yapamazsınız.
İSO'nun hazırladığı "500 Büyük Şirket" çalışmasına bir bakın hele!.. Türkiye'nin en büyük 500 şirketinin cirosu 160 milyar dolar. ABD'nin hamburgercisi McDonald's bile tek başına 25 milyar dolar ciro yapıyor.
Daha ne olsun?
O nedenle kaybedecek vakit yok. Bir an önce karar verelim. Ya "Büyüme" ya da "Ekonomik kalkınma" diyelim.
***
İSO,
"500 Büyük Şirket" çalışmasında "üretimden satışları" baz alıyor. İSO Başkanı
Tanıl Küçük, analiz yaparken
"katma değer" e odaklanıyor.
Öyle ya, niye katma değer?
Bu noktada Türkiye'deki üretimin yapısına açıklamak gerekiyor. Türk sanayisi temel ve ara mallarda ağırlıklı olarak dış girdiye bağlı çalışıyor. Bazı sektörlerde dışa bağımlılık oranı yüzde 90'a ulaşmış. Dün,
Dünya Ticaret Örgütü'nün 2009 yılı dünya raporu yayımlandı. Türkiye, ihracatçılar sıralamasında ilk 30'da değil. Fakat ithalatçılar sıralamasında ilk 20'ye yerleşmiş. İthalat şampiyonu ülkeler sıralamasında başı çekiyor. Bu tablo bizi yeni bir kavramla tanıştırıyor:
"Ekonomik Güvenlik."
Enerjide arz güvenliğini daha yeni yeni öğreniyoruz ama ekonomik güvenlik kavramını bilmiyoruz bile!.. Konuyla ilgili,
Milli Prodüktivite Merkezi'nin eski uzmanlarından
Doç. Dr. Melih Baş, "Ekonomik güvenlik ile enerji güvenliği birlikte ele alınmalı" diye uyarıda bulunuyor.
Haklı...
***
Teknolojimiz yok! Kaliteli işgücümüzün olduğu söylenemez! Sermayemiz kıt. Bir tek doğal kaynağımız, hammadde kalıyor. Bu da iş diyen Türkiye'ye yetmez! Sanayi treninin acilen makas değiştirmesi gerekiyor. Dünya, ölçek ekonomisini bırakalı yıllar oldu. Kapsam ekonomisi stratejisiyle yola devam ediyor. Türkiye hâlâ "ölçek" diyor. Ölçekleri büyütemiyor.
"Fortune 500, İSO 500" şirket çalışmaları ölçek üzerinden yapılıyor! Yıllarca
enflasyon ve
koruma duvarları arasına sığınmış sanayici şimdi acımasız küresel rekabeti öğreniyor.
Bu noktada sözümüz sanayiciye: "Ağlamayı bırakın! 'Kendim ettim, kendim buldum' demeyi unutun. Teknoloji üretmeyi, nitelikli işgücü yaratmayı öğrenin.
Mevlana diyor ki;
"Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım"!.. Ey Türk sanayicisi, siz de yeni şeyler söyleyin..