Hazıra dağ dayanmaz.
Sigorta sektörü, 2005 yılında para kazanamamış! Sigortacılar, topyekün "cepten yedik" diyorlar. Sinyal veriyorlar.
Yabancılar da vakit kaybetmiyor. Bankaların arkasından sigorta şirketlerinin yollarını aşındırıyor, nabız yokluyor. Yakında sjgorta sektöründe evlilikler göreceğiz.
Yapışık ikizler
Kolay değil. 2001 krizi sigorta sektörünü de salladı. Kriz öncesi 57 şirket faaliyet gösteriyordu. Şimdi 47 şirket hizmet veriyor.
Çoğu sigorta şirketi, bankacılık krizi ile birlikte battı. Yurdum insanı burada da yandı. Sektör, medya açısından pek cazip bulunmadığı için gelişmelerin çoğu, kamuoyuna yansımadı. Batık bankacılar gibi batık sigortacılarımız oldu.
Sigorta ve bankacılık içiçe bir iş. Yapışık ikizler gibi. Yurtdışında sigorta şirketleri köklü, finansın ana gövdesini oluşturuyor. Türkiye'de ise sigorta kısır, banka önemli.
Sigorta sektöründe 40 şirket özel, 2 şirket kamunun, 5 şirket ise yabancılara ait.
Ve, sigortada " elemanter " denilen kasko, sağlık vs. alanlarında sıkıntı yaşanırken, bir başka alanda "patlama" bekleniyor.
Güngör Uras'ın eline sağlık, güzel yazmış. 'Repoya, mevduata yüksek faiz almaya almaya alışmış saf ve bakir halkımız mutsuz' diyor. Doğru da, yıllarca bir sigorta şirketinin tepe yöneticisi olarak görev yapan Güngör Hoca, saf ve bakir halkımızın mutlu olabileceği sigortadaki bu alanı acaba niye görmek istemiyor?
4 milyon katılımcı
Sistemin adı; bireysel emeklilik. 2.5 yılda 1.2 milyar dolar fon yaratılmış. 800 bin kişi sisteme girmiş. Özellikle sosyal güvenlik reformunun uygulamaya girmesi ile birlikte sistem farklılaşacak. Bireysel emeklilik deyip geçmeyin, bireysel emeklilik lisansı almak bankacılık lisansı almaktan daha zor. Diyeceksiniz ki; bireysel emeklilik şirketleri niye saf ve bakir halkımızı mutlu edecek?
Çok basit.
Çünkü bu şirketler, katılımcılarına yüzde 13-14 faizden daha yüksek getiri sağlıyor.
Nasıl yani demeyin! Sisteme girdiğiniz andan itibaren stopaj ödemeden vergi dilimine göre indirim alıyorsunuz.
Örneğin, 30 yaşındasınız, 100 YTL prim ödüyorsunuz, ortalama yüzde 25'lik vergi dilimi içindesiniz, birikiminiz 100 lira. Açıkçası her ay 25 lirayı devlet size geri ödüyor.
İşte faiz, işte getiri.
Altına ilgi yok
Sektör, 2010 yılında 4 milyon katılımcı, 20 milyar dolar fon yaratmayı bekliyor.
Halen emeklilik sisteminde 1.6 milyar YTL'lik fon birikimi var. Birikimin yüzde 80'i devlet tahvilinde, yüzde 13'ü hisse senedinde, yüzde 7'si ise likit fonlarda değerleniyor.
Ancak bu enstrümanlar kimseye yetmiyor.
Bireysel emeklilik şirketleri, fonlarını değerlendiren portföy şirketleriyle birlikte arayışlarını sürdürüyorlar.
İlk etapta özel sektör finansman senetleri üzerinde çalışılıyor.
Ayrıca Hazine'nin 10 ile 15 yıllık enstrümanları devreye sokması bekleniyor. Ve altın, bireysel emeklilik şirketlerinin kullanabileceği bir enstrüman olarak devreye giriyor.
Altını, fonlarında kullanmak için harekete geçen Garanti Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü Erhan Adalı, şaşkın, "altına ciddi bir talep yok" diyor.
Bu da bize ilginç geliyor. Açıkçası sıkı bir denetime tabi olan bireysel emeklilik şirketleri kıran kırana rekabet ediyorlar. Ama birbirlerinin gözünü oymadan, centilmence yarışıyorlar...
Geçmişten ders almışlar. Umut tacirliğini bırakmışlar.