Bu bendeki aşk olmasa... Diyor Âşık Veysel... Matluba (talep edilen) karşı duyulan abartılmış ilgiyi anlatıyor. Ödenecek bedelden kurtulmanın çıkış yolunu da gösteriyor; aşkını gözden geçir.
Âşık Veysel'in Moody's Teyze ile ne ilgisi olabilir? Yok, tabii ki... Ancak bizim şu notçulara karşı gösterdiğimiz "abartılı" tepkiyi çok güzel anlatıyor ozan...
Eskiden olsa notumuzu kırdıklarında yer yerinden oynardı. Standart&Poor's, Moody's ya da Fitch... Not düşürmeye görsünler... Borsa tepetaklak olur, döviz fırlar, altın çıldırırdı. İşleri yolunda gidenin dahi ayarı şaşardı.
Geçen hafta Moody's Türkiye'nin Baa3 olan (yatırım yapılabilir) notunu, durağandan negatife çeviriverdi. Anlamı; "yatırım yapılabilir ama risk var."
Peki, biz ne yaptık? Moody's için hemen herkes konuştu. Söylediklerimizi özetleyelim: "Türkiye bu notu hak etmiyor." Bağırdık, çağırdık, kızdık, öfkelendik, köpürdük, eleştirdik, ayıpladık... İyi de bunu neden yaptık?
Piyasalar o gün Moody's Teyze'ye aldırmadı bile... Zira eski dünya ürünü ölçeği yalnızca emeklilik fonları ve şirket anayasasında "illa ki 3 notçudan ikisinden geçsin" maddesi yer alan bazı yatırım ve kamu fonları kullanıyor.
Piyasanın baktığı, daha işe yarar göstergeler... Misal CDS (risk primi), ülkenin öyküleri, fırsat manzumesi, potansiyelleri... Hal böyle olunca Moody's ve diğerleri, bizim öfkemizden beslenerek var kalabiliyor.
Önerim, not artırdıklarında abarttığımız gibi not kırdıklarında da bunları fazla ciddiye almamaktır. Kendi ülkelerinde krizi görmemek bir yana bizzat onu inşa eden notçulara, hak etmedikleri kadar değer verince, ölemiyorlar.