Merkez'in 5.5 puan faiz artırımını yalnızca makroekonomi düzleminde değerlendirmek, hatalıdır. Tırmandırılmış faizin piyasa düzeni içinde işleri karıştıran etkisini de hesaba katmak gerekiyor.
Artan faize paralel yükselen maliyet ve düşme eğilimine giren kârları makroekonomi ile izah edebilirsiniz ancak bankaların bu süreci "yasa içinde" fakat "etik dışında" tersine çevirebileceklerini düşünmezsiniz.
Fakat bankalar düşünür... Ana gelir kalemi dışında aldıkları ücret ve komisyonları 64'e çıkaracak kadar "inovasyon" becerisine sahip bazıları, seçim sürecinde piyasanın ayarıyla oynama cesaretini de gösterebiliyor. Yaptıkları, müşteriden habersiz vade ve komisyon oranlarıyla oynamak... Pos'un ayarlarını değiştirmek... Esnafı zora sokmak, kafaları karıştırmak, piyasaya korku ve panik havası pompalamak...
Peki, bunlara dur durak bildirecek, ayar verecek "düzenleyici kurum" yok mu? Teoride var fakat pratikte hangi paralelde olduğunu anlayamadık gitti. Pos kullanıyorsunuz, vadesi geldiğinde paranız hazır sanıyorsunuz. Oysa değil. Peki, ne olacak?
17 Aralık operasyonu ile ekonomiye suikast girişimiyle zaten durgunlaştırılan piyasada, tam da seçim öncesi faizi bahane edip esnafın fişini çekmeye çalışmanın bir müeyyidesi olmalı. BDDK'daki paralelleri dik açıyla kesecek tedbir alınmaz ise bankalar çok can yakacak.
Vadesinde ödemediği parayı, yüksek faizli kredi olarak önerecek kadar ahlaksız teklif sunanlar ile işini doğru yapan bankaları ayırt etmek gerekmez mi? Peki kim bunlar? İsim mi istiyorsunuz? BDDK'da karşılık bulmayan ama bize gelen şikâyetler üzerinden bu bankaları tek tek açıklayacağız.