Hız tümseği gibidirler...
Amaç kazasız seyahat gibi görünür. Ancak tümseği öyle yere koyarlar ki aracınızı yavaşlatmanın bedeli, bazen pert olabilir.
Hızın felaket olduğunu düşünürler. "Erişir menzili maksuda aheste giden / Tiz-i reftar olanın payine damen dolaşır" derler. Aheste gidenin menzile varabildiğini, hızlı gidenin ayağına eteğinin dolaşacağını söylerler.
Söyledikleri; doğrudur ama... Ardından kovalayan kaplan varsa, "hayatta tutan" öğüt grubuna girmez bu sözleri... Hızlı balığın yavaşı yuttuğu dünyada, frencilerin öğüdü, teğet geçecek krize yem bile yapabilir sizi...
Eskiler "bir davaya zarar vermenin en sinsi yolu, bile bile yanlış gerekçeler üzerinden o davayı savunmaktır" der. Dış düşmanı anlamak kolaydır. Neticede taşı ayıklanacak pirincin siyah taşıdır onlar.
Ama dişimizi kıran, sureti pirinçten gözüken beyaz taş olur. Büyümeyi kim istemez?
Frenciler de ister. Ancak onların gerekçeleri "nitelikli, kaliteli" gibi kelimelerle bezenmiştir. Anlayamazsınız... Hızın felaket olduğunu hatırlatıp "büyüyelim" derken aslında ellerinden biri, "el frenindedir" ve neden hız kestiğinizi kavramanız zorlaşabilir.
Frenciler sizin korkularınızı kullanır, kaygılarınızı tetikler... Enflasyon belasını Demokles'in Kılıcı gibi ensenizde tutarlar. Kriz günlerinin kara tablosunu, her fırsatta yeniden üretirler. İştah kaçırıcılardır. Şevkinizi budarlar, ufkunuzu daraltır, "tedbir" adı altında ayağınızdaki görünmez prangalar olurlar İşbaşı mı yaptılar?
Evet... Aslında 2012'de "arabayı 5'inci vitesten 4'e düşürmeyi" önerdiklerinde işbaşı yapmışlardı. Yabancılar dostumuz, FED'e olsun postumuz kabilinden yeni korkular ürettiler. Dilleri daha donanımlı, destekleri daha okyanus ötesinden...
Onları nasıl teşhis edersiniz?
İleride daha geniş yazacağım ama birkaç ipucu...
Eğer cümleleri "tedbir, kontrollü, temkin" ile başlıyor ve fren demeseler dahi "kaliteli büyüme" diye devam ediyorlar ise biliniz ki onlar frenci tayfası mensubudurlar.