Mali disiplin göz kamaştırıcı, bütçe performansı mükemmel, finansal iyileşme doludizgin... Yılın tamamında 34 milyar lira bütçe açığı öngörüyorduk, ilk 6 ayda 3,1 milyar fazla var. Açıkta %81'li düşüş, toplamda 10 milyarlık iyileşmeye denk geliyor.
Yetmiyor, gelirler giderlerin 6 puan üzerinde artıyor.
Büyümeye istikrar kazandıracak bir Bütçe söz konusu...
Küresel krizin başladığı 2008'den bu yana G20'lerde işini kaybedenlerin sayısı 25 milyonu aştı. Türkiye bu süreçte işsizliği azaltmak bir yana ilave istihdam oluşturdu.
Bir yandan nüfus artışına bağlı olarak yılda 600 bin kişiye ilave iş bulma gayreti, diğer yanda %2,2'ye geriletilmiş büyüme içinde işsizliği tek hanede tutma başarısı söz konusu...
Daha dünkü gazetede Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın arkadaşımız Dilek Güngör'e yaptığı açıklama yer alıyordu; "baskılara aldırma, lobiye teslim olma ve faiz silahına sarılma..."
Dolmabahçe'deki Ekonomi kurmayları toplantısında Çağlayan, bu görüşlerini ne kadar dile getirdi bilmiyoruz ama netice; baskılara aldırmak zorunda kalan, "faiz koridorunu genişletici yönde ölçülü bir adım atmaya" hazırlanan bir Merkez Bakası var elimizde. Erdem Başçı neden direnemedi?
Ekonomik veriler, dövize müdahale ve faize direnme noktasında hala geri adım atılmadan korunabilecek yol olduğuna işaret ederken...
Dövize müdahalede gerekirse 130 milyar $'lık rezervi 70'e dek indirebileceğimizden söz ediyorduk oysa... 6.5 milyarda mı pes ettik?
Başçı'nın açıklaması ardından dün finansın sözcüleri, "ölçülü adım yeterli olmayabilir" diyerek, faiz arttırma konusunda "esasta" anlaştıkları Merkez Bankası üzerinde bu defa; "ne kadar arttırması gerektiği" baskısını kurmaya başladığını gördük. Ben hala Merkez'den Erdem'li direniş bekliyorum.