Ernst&Young "Daha Fazla Büyürken: Dürüstlük için bir yer" başlıklı anketinde dünyadaki CEO'lara şu soruyu sormuş: "İş kaybetmemek veya yeni bir iş almak için rüşvet verilebilir mi?" Klasik bir Küresel Yolsuzluk Anketi sorusu...
Bu soruya 2 yıl önce, dünya CEO'larının %9'u "verilebilir" derken bizim CEO'lardan "olabilir" diyenlerin yüzdesi 4 idi. Aradan geçen 2 yılda dünya CEO'larının %15'i rüşveti onaylarken, Türk CEO'lardan "evet" diyenlerin oranı %16'ya yükselmiş.
Aklıma Yeni Türkü'nün Telli Turna'sı geliyor: "Yenik düşüyor her şey zamana, biz büyüdük ve kirlendi dünya..."
Sahi, biz büyürken kirleniyor muyuz? Kirlenme, büyümenin fonksiyonu mudur? Hangisi sebep, hangisi sonuçtur? İlk 10 ekonomiye giden yol, zaten küresel krizin sebeplerinden olan rüşvet ve yolsuzluktan mı geçmeli?
Yeni Türkü'nün "biz büyüdük" derken övündüğümüz büyüme rekorları, şayet iş etiğini bozma pahasına gerçekleşecek ise bunun sosyal maliyeti hesaplanıyor mu?
Küresel Yolsuzluk Anketi'nin Türkiye sonuçlarının bana Yeni Türk Ticaret Kanunu'na karşı çıkan bir kısım patronları hatırlatması, paranoya mıdır? Her 100 Türk CEO'dan 16'sı "rüşvet verilebilir" derken bizdeki her 10 patrondan 2'sinin "ortağını dolandırmayı engelleyen, şeffaflığı şart koşan, hesap verebilirliği getiren ve denetimi sağlayan" yeni TTK'ya direnmesi, tesadüf müdür?
Acaba "rüşvete evet" diyen CEO'lar, yeni TTK'ya itiraz eden patronların yanında mı çalışıyor? "Biz büyüdük ve kirlendi dünya" diyen telli turna bana cevap verebilir mi?