Bu sıradan bir genelge değil... Üretimin desenini değiştirme niyetinin; "başlangıç noktası" ve sonuçları, yılların gerisinden alınacak.
Yakın geçmişi hatırlayın; "yerli malı yurdun malı herkes bunu kullanmalı" sloganı, dilimizdeydi ama hayatta bir karşılığı yoktu. Çünkü ortalıkta tercihimizi lehinde kullanabileceğimiz, "yabancı mal" yoktu. Derken Özal geldi ve vitrinler doldu, cepler boşaldı fakat "yerli malı" duyarlılığımız buharlaşıverdi.
Bugün hangi malın yerli hangisinin yabancı olduğunu ayırt edecek çizgiler, fazla net değil. En basit bir makine dahi, en az 5-7 ülkede üretilebiliyor. Kamu İhale Kurumu'nun "yerli tercih edilecek" dediği noktada; yerli ithalatçı firmalardan yapılan alımlar; ne kadar yerli olabilir ki? Sonuçta binlerce yabancı menşeli mal söz konusu ve bunu Türkiye'deki yerli bir firma ithal ediyor diye, üretim yerlileşmiyor.
Bu genelge, ihracatın ciroya kilitlenmiş zihinlerini de "dönüştürebilecek" adımlar atıyor. Mesela 100 birimlik ihracat için en az 65 birimlik ithalat yapma zorunluluğundaki mevcut yapı; "ithal ikamesi" üretimi teşvikle, daha "özgür" kılınacak.
Türkiye, yargıdan bürokrasiye, KİT'lerden askeriyeye dek pek çok alanda "yapısal reform" mahiyetinde adımlar atmayı başardı. Kimi tam olmasa da bu dönüşüm gayreti, hâlâ sürüyor. Amaç, daha yetkin bir devlet ve daha rekabetçi bir ekonomisi olan ülke yaratmak... Bu vadide eksik kalan; sanayinin bizzat kendisi... Çoğu arkaik kalmış alanlarda, ithalata aşırı bağımlı, fazlaca katma değer üretmeyen sanayi yapısı, eğer "dönüştürülmeyecekse", 2023'te 500 milyar $ ihracat hedefine varılsa dahi, Türkiye'ye kazandırmayacak. Neticede 500 milyar $ ihracat için en az bunun 2 katı ithalat gerekecek. Bu kısır döngüyü kırabilmenin temel şartı; cari açığı besleyen kolların başında gelen ara malı ithalatını "çözmek" ve eğer başarabiliyorsak, bu malları üretmek!. Başarabilir miyiz? Aslında bu sorunun cevabı; "niyetimize bağlı" şeklinde verilebilir. Şayet kamu ihalelerinde dahi, eskiden olduğu gibi "yabancı şartı" diye tutturmaz ve hatta senin yerli üreticini "tu kaka" diye savurup atmazsan; pekala mümkün!..
Başbakan'ın bu genelgesini ben "kazandıran üretim genelgesi" diye adlandırıyorum. Hans yerine Hasan'ın kazanmasından öte; Türkiye'nin kazanacağı ve cari açığa "kalıcı çözüm" vaat eden bir genelge...