Kıbrıs'ta çok daha kapsamlı işbirliği neden sağlanamıyor? Başbakan'ın KKTC ziyaretiyle gündeme oturan soru bu...
Neticede Ada'da yeşerecek barış ortamı, bölgede çok daha kapsamlı işbirliğini sağlayabilecek. Güney'in hem Yunanistan'dan hem de kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan ekonomik darboğazı barışı; "tercih" olmaktan çıkarıp, "zaruret" haline getiriyor.
Bu zarurete rağmen "eski, işe yaramaz" ezberler yüzünden bu fırsat değerlendirilemiyor. Santrali patlayan Güney'in enerji krizinin dahi, uzlaşma sürecini tetikleyememesi, eski ezberlerin oluşturduğu zihin yapısının örneği...
Başbakan; "mevcut fırsat penceresinin sonsuza kadar açık kalamayacağının artık herkes tarafından bilinmesi gerekir" diyor.
Fırsat penceresine bakıyoruz. Temel sorun; "üretimsizlik." Üretmeden tüketme tuzağındakiler, bunu bir şekilde çözebiliyordu. Kendi canının derdindeki sponsoru yüzünden dış kaynak aktarım imkânını kaybeden Güney'in 70'li yılların zihin yapısıyla daha fazla yol alamayacağı aşikâr.
Güney Kıbrıs'tan yardım çığlığı, doğal olarak karşılık bulur ve büyük ülke olmanın gereği yerine getirilir. Fakat sorun, gidişatın; "taşıma su" ile sürdürülemeyeceğidir. Bugün Kuzey ile Güney arasında fiili durumda yürüyen yoğun ticaret ve canlı ortak ekonomik işbirliği var. KKTC'de son dönem gerçekleşen ekonomik atılımların, bu işbirlikteliğini daha verimli noktaya taşıyacağı aşikâr. Her iki toplumun kendine özgü tarihi ve kültürel mirası, doğal kaynakları ve yerel kabiliyetleriyle pekala yeni zenginlik alanları doğabilecek.
Ancak bu fırsat penceresi, Ada'da "çözümsüzlükten beslenenler" bertaraf edilmedikçe daha fazla açık kalmayacak...