Bazılarımız "yanlış anlaşıldı, yasak yok" dese de, NE yapmaya çalıştıkları belli. Daha önce kendi doğası içinde özgürce dolaştığımız internete; "büyük ağabeyin" nezaretinde erişmek...
Daha basit ifade edelim: Düne kadar kapınızın önüne özgürce park ettiğiniz arabanın başında, aniden bir değnekçi beliriyor ve size "aslında burada durman yasak ama ben sana şimdilik izin veriyorum" diyor. Zaten internet erişiminde servis sağlayıcıdan ebeveyne dek "dilenirse" kısıtlama imkânı varken bu yasakçıların NE yaptığı ortada...
Fakat benim anlamadığım, bunu NEDEN yaptıkları? Belki de hepimiz, ne yaptıklarına o kadar odaklandık ki, tepkiler üzerine geri adım attıklarında, zaten özgür kendi internetimizi "bize bağışladılar" diye neredeyse onlara minnet(!) duyacağız.
Çin dahil, dünya üzerinde hangi ulusun böyle bir zihin yapısı vardır, merak ediyorum. Durduk yerde "seni ahlaksızlıktan koruyacağım" diye çıkageliyor ve kendi anadilinde, "şu kelimeleri arama" diyebiliyor; "frikik, hatun, haydar, gizli, hikâye, itiraf, liseli, nefes, tib... (daha yüzlerce var)"
Mesela "frikikten golü kim attı" diye aramak yasak. "Kemalettin Kamu hikâyesi" aramak yasak çünkü içinde hikâye kelimesi geçiyor ve "ahlak filtresine" takılıyor.
Bu yasağı koyanların embesilliğini dünyaya "itiraf" etmemiz de yasak. "Bilgiye nefes aldırmıyorlar" diyemeyiz zira "nefes" yasak.
Başka ulusların aklına gelmeyen bu yasakları kim tasarlıyor diye merak ederseniz, karşınıza Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı çıkar ki, kendilerinin uydurduğu kısaltma olan "tib" sözcüğünü de aramak yasak.
Durduk yerde yasak uydurup, "isteyen kullanmasın" diyecek kadar Türkiye'yi kendi dar ufkuna hapseden bu yasakçılar kümesi, sözde "bağımsız kurullardan" bunun hesabını sorma vakti geliyor; Neden?...