Küresel krizin mengenesinde sıkışan ekonomi, kendine "çift haneli büyüme" enerjisine uygun çıkış yolu arıyor. Krizden bitiş düdüğünü biri çalsa iyi olur diyorduk fakat ortalık "bitiş düdüğü" sesleriyle dolmaya başladı.
Son olarak Başbakan'ın ilan ettiği, "Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm ve Destek (3D) Strateji Belgesi ve Eylem Planı", bu yeni büyüme yol haritasında önemli bir kavşağı geride bıraktığımızın işareti. Başbakan, 1 milyon 900 bin esnafı, "büyüme şeridine" hazırlayacak paketi sunarken, bu desteğin, esnafın da kendisini değiştirme ve hatta dönüştürmesi halinde başarıya ulaşacağını vurguluyordu.
Değişim ve dönüşüm kelimelerini "destek" kavramı ile birleştirmek, aslında ekonomideki yeni dönemin oyun kurallarının habercisi gibi.
Benim kaygım şu: Çift haneli büyümeye gebe ekonominin, şayet "sağlıklı doğum" yapması isteniyorsa, kriz bahanesiyle evlerine gönderilen insanların geri çağrılması şart.
Firmaların işlerinin açıldığına dair işaretler ortalıkta cirit atarken işsizler hâlâ geri çağrılmıyorsa, ortada çok ciddi bir sorun var gibi geliyor bana.
Peki bu "geri çağırma" nasıl olacak?
Aslında bunun, "daha önceden çalışılmış" bir yaklaşımı var elimizde. Bizzat TOBB'un Başbakan'a verdiği ama hala tutulmamış bir taahhüt söz konusu.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün hazırladığı "3D Eylem Planı" da zaten esnafın ekonominin hız şeridine ayak uydurmasını sağlayarak ek istihdam talebi oluşturma yönünde yeni bir umut ışığı gibi görünüyor.
Bu gerekçeden hareketle toplantıda Başbakan'a "TOBB'un sözünü" hatırlatarak ve "fazladan 1 kişi istihdamın" esnafa da teşmil edilebilme imkânını sordum.
Başbakan'ın cevabı çok net; "TOBB üyelerinin her birinin birer kişiyi işe alması halinde işsizlik oranı 3 puana yakın düşecek."
Başbakan'ı dinliyoruz; "Kendilerine ben şunu da söylüyorum; her şey bu malum kaynaklarla yürümemeli. Eğer TOBB 'benim 1 milyon 300 bin üyem var' diyorsa, biz diyoruz ki 'siz birer kişi ilave alsanız, ortalama istihdam etseniz bu üyelerinizi batırır mı?' Hayır batırmaz.
Batırmayacağına göre birer kişi istihdam edin.
Birer kişi istihdam ettiği anda, 1 milyon 300 bin kişinin veya 1,5 milyon kişinin istihdam alanına girdiği anda işsizlik oranını nereye getireceğini tasavvur edin.
3 puana yakın düşüş oluyor. 10 puana otomatikman inmiş oluyorsunuz. Bir de TESK'te yapacağımız yeni düzenlemelerle attığımız adımları düşündüğünüzde zaten onun altına düşeriz."
Başbakan, istihdamda mevsimsellik etkinin önemine dikkat çekiyor; "Çünkü hizmet sektörü ciddi oranda bizde istihdamı etkiliyor. Hizmet sektörünün devreye girdiği o mevsimlerde zaten birkaç puan lehte oynama gösteriyor. Bizim hizmet sektörünün kalıcılığına yönelik de çalışmalarımız var."
Peki işsizlik yapısal bir sorun mu? Yoksa burada farklı yaklaşımları konuşabilir miyiz; "bana göre yapısal bir sorun değil, sanal bir sorun, insani bir sorun. Çünkü şu anda Anadolu'nun birçok yerinde bu işin başında olanlar, insani olarak, işadamlarımızı söylüyorum, olaya yaklaşımda ne yazık ki parasal çıkar noktasındaki adımlarını birinci derecede ön plana çıkarıyor. 'Ben nasıl daha fazla kazanırım' derken, orada insanımızın sömürüsü yapılıyor, emek sömürüsü yapılıyor.
Bu kadar açık konuşuyorum. Özellikle bunu tekstil sektöründe çok acımasızca görüyoruz. Özellikle bunu bayanların istihdam edildiği yerlerde çok acımasızca görüyoruz. Ve sosyal güvencesi noktasında bile bu tür acımasız davranışların olduğunu görüyoruz. Şimdi sıkıştırdıkça da bunlar aslında yasal olarak var, sıkıştırdıkça bu defa feryada başlıyorlar. Ama biz artık bu işin üzerine üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Hatta ben kendilerine şunu da söyledim; 'Bunu TOBB olarak siz çözdünüz çözdünüz, çözmediğiniz takdirde bundan böyle dolaştığım illerde, arkadaşlarım olarak bakanlar dolaştığımız illerde, sanayi ve ticaret odalarıyla birebir görüşeceğiz. Biz görüşeceğiz. Onlarla bu işi birebir konuşarak anlaşacağız.'
Çünkü bu iş, artık çözülmek durumundadır. Böyle 'emeği sömürerek, ben zengin oldum' demek olmaz.
Çalıştıracaksın, hakkını vereceksin."