Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Yeni dönem kimleri ön plana çıkaracak?

Türkiye hakikaten yeni bir döneme hazırlanıyor. Zira pek çok şey değişmeye aday. Ekipler, iş yapma biçimleri, yerleşik kalıplar...
Özellikle ekonomide köklü değişiklikler bekleniyor. Hali hazırda bir geçiş dönemi yaşadığımız için "olmazsa olmaz" veya "vazgeçilmez" gibi görünen kişiler de bir süre yola devam edecek. Ama onlar da üslupları da tarzları da değişecek.
Kuşkusuz değişmeyecek olanlar da var.
Temel doğrular gibi... O doğrular; ülkenin önceliklerine uymayan, iç korkularla beslenen, dış kaygılarla şekillenen doğrular olmayacak. En başta muhakeme ve özgüven alanı yeniden inşa edilecek. Teoriden ziyade pratiğe bakarak fikir üreten, insan odaklı karar veren, risk yönetmesini bilenler ön plana çıkacak.

***

Son dönemde, özellikle Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve faiz politikasındaki esnekliği üzerinden sürdürülen tartışmalara tanık oluyoruz. Siyaset kurumunun eleştiri ve uyarıları karşısında kurumların geleceğini düşündüğünü söyleyenlere rastlıyoruz.
Onlar, ekonomideki istikrarı, ülkeyi yönetenlerden daha fazla önemsediklerini savunuyorlar. Sistemi emanet ettikleri bürokratları, siyasetçinin karşısında konuşlandırıp, hariçten gaz veriyorlar. Evet kurumlar, gelenekler, ekipler çok önemli.
Lakin, bürokrasinin kale duvarları arkasına çekildiği, tüm politikalarını tehdit algılamaları üzerine bina ettiği yapıların sürdürülebilirliğinden bahsedilemez. Bunu, siyasetçinin söylemesi ise bağımsızlığın ipotek altına alınması gibi sunulamaz.
***

Hep söylüyorum, kurumsal kapasitesine, uzman kalitesine diyecek bir şey yok.
Merkez Bankası, kalifiye isimlerle çalışıyor.
Ancak, sıcak piyasa dinamiklerini, siyasi refleksleri gerçek manada ölçemiyorlar.
Finans otoriteleri ile akıl ve bilgi paylaşırken reel sektöre sadece karar dikte ettiriyor, ikna olmuyor, ikna etmeye çalışıyorlar.
Bir örnek vermek gerekirse... Merkez Bankası kaynaklı aşağıdaki analize kim itiraz edebilir ki?
Diyorlar ki... "Kredi büyümesindeki artış, gelişmekte olan ülkelerde cari dengeyi, gelişmiş ülkelere kıyasla daha fazla etkilemektedir.
Kredi büyümesi, finansal derinliğin sığ olduğu ekonomilerde cari dengedeki bozulmayı hızlandırmaktadır.
Cari işlemler dengesini iyileştirmeye dönük para politikası araçları ve makro ihtiyati önlemler, finansal derinliğin düşük seviyelerinde daha etkin çalışmaktadır."
Amenna... Bu bilgi gerekli fakat yeterli değil. Sadece bu bakış açısı ile varılan sonuç da belli:
"Türkiye'de finansal piyasalar yeterince derin değil. Krediler hızlı büyürse ekonomide dalgalanma yaşanabilir." Bütün bunlar yalnızca teorik yaklaşımlar. Mutlak pratik karşılığı için "siyasi istikrara, bölgesel üstünlüklere, iş başındaki kadrolara, reel sektörden gelen sinyallere, net hata noksan kalemi diye geçiştirilen görünmez ele yani ekonominin dinamik taraflarına da bakarak nihai sonuca ulaşmak gerekir." İşte bu nedenle yeni dönem bu ikisi arasındaki sihirli dengeyi kuranlara şans tanıyacak.
NOT: Maliyeci dostlar. Vergi müfettişleri, eski milli emlak denetmenleri, muhasebat kontrolörleri, vergi dairesi müdürleri... SGK icra memurları... Merak etmeyin... Sizlerden gelen maillerdeki çözüm önerilerini dikkatle okuyor hem yazıyor hem de ilgililerine aktarıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA