Bugün devletin öncelikli gündem maddelerinden biri "veri güvenliği!" Devlet sırlarının, banka kayıtlarının, ticari bilgilerin, mükellef mahremiyetinin korunması meselesi. Hal böyle olunca MİT, Genelkurmay, MGK, Dışişleri, TİB, Gelir İdaresi, Mali Suçları Araştırma Kurulu, BDDK başta olmak üzere pek çok kurumun, veri tabanlarının güvenilirliğini, hangi ellerin bu özel alana girdiğini kontrol etmesi gerekiyor. Ki bu yönde talimatlar verildiği de söyleniyor!
Veri güvenliği demişken... İki önemli örnekten söz etmek istiyorum:
1- 2007'de Maliye Bakanlığı'nda ortaya çıkarılan skandal.
2- 2013'teki Gezi Olayları sırasında Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde yaşananlar!
Her ikisindeki ana aktörler ile halihazırdaki siyasal ittifakların temsilcileri ise benzerlik taşıyor.
Yani... "Paralel devlet+ulusalcılar işbirliği!"
***
2007'de çok konuşulan o olayın, şimdi yaşadıklarımızın nüvesi olabileceği pek tahmin edilmemişti aslında. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın Bilgi İşlem Merkezi'ne giren bazı memurların, devlet görevlileri ile siyasilerin mal varlığı ve vergi bilgilerini kanun dışı sorguladığı anlaşılmıştı. Vergi Daireleri Otomasyon Projesi'nde veri güvenliği kalmamıştı. Gelir İdaresi Başkanlığı Yönetim Bilgi Sistemi'nde (YBS) bulunan kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde ele geçirildiği, bu verilerin kişilere zarar vermek amacıyla veya siyasi hedefle kullanıldığı, bilişim sisteminin tahrif edildiği, bunları yapanların belirli bir organizasyon ve eşgüdüm içinde hareket ettikleri tespit edilmişti. Maliye'nin yerel ağdaki tüm IP adresleri devreden çıkarılmış, kullanıcılara dışarıyla bağlantı imkânı sağlanmış, bu sayede hangi kullanıcının nereye bağlandığıyla ilgili olarak sistem kayıt tutamamıştı. Ana aktör ulusalcı ekip, yardımcı oyuncular ise paralel devletin mensupları idi. Netice olarak vergi sisteminin güvenlik kodları yeni baştan ele alındı. Ama duyduğuma göre, daha sonra işletim sisteminin başına yine malum zihniyetin uzantıları yerleşmiş!
Diğer konu ise... MİT'ten belge sızdırılması ile ilgili. Halen bu konuda soruşturma devam ediyor. Ancak, Gezi eylemleri tırmanırken teşkilattaki ulusalcı bir grubun, paralel devlet yapılanması ile işbirliği içinde bazı belgeleri dışarı servis ettiği biliniyor.
Netice olarak... Devlet hem kozmik bilgilerini hem de vatandaşlarına ait özel verileri sonsuz güven içinde korumak zorundadır. Bunu istismar eden kim olursa olsun sonucuna katlanmalıdır!
