Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Mağdurlar, direnişçiler ve gerçekler

Bazı dostlar diyor ki, "Yığınla sıcak gündem maddesi varken neden şu memur işine taktın?"
Öyle ya "Faiz lobisinin şanlı direnişi, kurda bozulan oyunlar, BDDK'ya gelen banka satın alma başvuruları, cari açığı azaltma önlemleri, yeni teşvik paketi, AB'deki mali reform..."Aslında bunlar, benim iyi bildiğim ve Ankara'da takip ettiğim başlıklar. Lakin sağ olsun bizim ekonomi servisi bu gündemi yakaladı ve peşini bırakmıyor. Bu vesile ile ben de yıllardır üstü örtülen bir başka konunun önemini anlatmaya çalışıyorum:
"Kamu Personel Rejimi!"
Peşinen söyleyeyim, "çözümün parçası" olma adına yazıyorum. Ardı ardına değindiğim sorunlar üzerine hâlâ elektronik posta yağmuru da devam ediyor. Bu noktada bazı yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak ve ek tespitlerimi paylaşmak istiyorum:
1- Gerek unvan gerekse özlük hakları yönüyle ele aldığım örnekler sadece Maliye Bakanlığı ile sınırlı değil. Maliye, benim hâkim olduğum ve sevdiğim bir alan. Haliyle oradaki dinamikleri de yansıttım. Fakat asıl amacım, kamu ücret rejimini sadeleştirme ve unvanları denkleştirme iddiasıyla yapılan düzenlemelerdeki olumlu yönleri sunup, eksiklikleri ortaya çıkarmaktı. Bu çaba, bürokraside karşılık buldu.
2- Benim kaleme aldığım problemler üzerinden, teşekkür edip peşi sıra, "Direneceğiz. Kazanacağız" diyen memur arkadaşlara gelince... Ben, meselenin kurumsal hesaplaşma tarafında yokum, olamam da. Yani, hakkaniyete uymayan yönleri dile getirmek ayrı, direnişçi arkadaşların kendi yürüyüşleri ayrı.

***

Yeni oluşturulan ücret sisteminin (666 KHK ile) ayrıntılarına gelince...
1- Önceleri bir iki kurumla başlayıp, sonra neredeyse bütün teşkilat yasalarına yansıyan muhtelif ek ödemelere neşter vurulması, maaş hesaplamasında karmaşaya son verilmesi yerinde bir adım.
2- Ancak, yeni sistemde kıdem aylığı artan personelin sosyal güvenlik kesintisi de artacağından maaşlarının düşeceği göz ardı edilmemeli.
3- Yeni maaş modelinde, gelir vergisine tabi tutar daha yüksek tutulduğu için vergi dilimlerinin çabuk değişeceği ve yılın ilk çeyreğinden itibaren maaşlarda düşüş olacağı da unutulmamalı.
***

Hemen belirtelim, maaşı veya işi beğenmeme hastalığı hemen her kurumda görülüyor. Ama bu hastalık, adaletsizliği dile getirmeye engel değil. "Eşit işe eşit ücret", "Eşit unvana eşit ücret" sloganları, beklenen faydayı sağlamadı. Kimse kimseyi kandırmasın bu ülkede maaş kararı veren, siyasetçiyi yönlendiren bürokratların bordrolarıyla ile gerçek gelirleri arasında kat be kat fark var. Esasen kilit personel için özellikli maaş koşulları olması doğru. Ama bunun gizli kapaklı sürmesi manasız. Örneğin, hazinede müsteşar yardımcılığı yapan, konjonktürü yakalamış bir bürokrat, aynı zamanda Ziraat Bankası'nda, Telekom'da, Diyanet Vakfı'nda, orada burada... Sizce, 5-6 bin lira mı kazanıyor? Hayır. Allah rızası için biri çıkıp bana kamuda kimin eline ne geçiyor, söylesin. Bürokraside bu bilgiye her yönüyle sahip bir isim tanımıyorum ben.
***

Sözün özü...
Kamu adına yetki kullananlar, her iki cihanda da en fazla hesap vermesi gerekenlerdir. Ya vaziyeti idare eder ya da yönetirsiniz. İlgilenenler için bir kitap önereyim. "Lider Öyle Olunmaz Böyle Olunur- Sevinç Engin." Siyasetten iş dünyasına, sanattan spora, üniversiteden medyaya kadar geniş kapsamlı derslerle dolu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA