Balyoz Darbe Planı iddiasıyla ile ilgili en ilginç benzetmenin MHP lideri Devlet Bahçeli'ye ait olduğunu duydum. Olay, sanırım Çankaya Köşkü'ndeki Gül-Bahçeli görüşmesinde geçiyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'la yaptığı zirvenin ardından siyasi parti liderlerine güncel gelişmeler hakkında bilgi veriyor. Konu haliyle eski komutanların, muvazzaf subayların tutuklanmalarına geliyor. Genelkurmay'da travmatik etki yaratan sürecin perde arkasına ilişkin ipuçları da alınıyor. MHP lideri Bahçeli, 1. Ordu'daki Plan Tatbikatı Semineri'nin sınırlarını aşan darbe iddiaları karşısında 12 Eylül öncesini hatırlatıyor. Mealen, "Redhouse gibi" diyor. Cumhurbaşkanı Gül, Bahçeli'nin benzetmesini çözmeye çalışıyor. Bahçeli, 12 Eylül'den önce öğrenci olayları sırasında hayli kalın olan Redhouse sözlüğün oyulduğunu, silah saklandığını ve bu yolla üniversitelere sokulduğunu anlatıyor. "Seminerin içine darbe planı yerleştirilmiş olabilir" demeye getiriyor. Ve şu ana kadarki bulgular, Bahçeli'nin teşhisinin göz ardı edilemeyeceğini gösteriyor.
***
Peki, Genelkurmay bu konuda ne demişti? Daha doğrusu, 2008 sonbaharında açıkladığı iletişim stratejisinin temel prensiplerini sarsma pahasına seçilmiş mecralardan mesaj veren
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ve karargâh, ilk anda nasıl duruş sergilemişti?
Kuşkusuz, cami bombalama, uçak düşürme gibi akla, insafa sığmayacak iddialara şiddetli tepki gösterilmişti. Lakin tatbikat planının
"Geri Bölge Emniyeti" ile ilgili bölümündeki anormallikler için,
"Öylesine mantık dışı ki ciddiye almıyoruz. Ama Komutan (Org. Başbuğ) ne düşünür bilemeyiz" değerlendirmesi yapılmıştı. Şimdi burada detaya girmeden belirtelim. Planların çalındığı da söylenmişti.
"Balyoz Darbe Planı" 1. Ordu'dan mı sızdı, bilinmiyor. Bilinen şu ki ulusal güvenlikle ilgili stratejik bir başka doküman kayboldu. Balyoz sonrasında Org. Başbuğ ve kurmayları,
"Bazı medya mensupları ve kamuoyunun ikna olmadığını" gördü; TSK'da soruşturma açtırdı. Ancak "ciddi" diye tanımladıkları durumla ilgili iç sonuçları paylaşmadı.
***
Bugün gelinen noktada Silahlı Kuvvetler'in töhmet altında kalması üzücüdür. Bu zor coğrafyada huzur ve güvenlik içinde yaşamanın teminatı olan TSK, ülkenin ulaştığı demokratik standartları ve olgunluğu içselleştirme sancısı yaşamaktadır. Komuta kademesinin yetiştiği şartlar, tehdit algılamaları, zayıf siyasi ortam, kolay manipüle edilebilir basın artık geçerli değildir. Bu yüzden, ülkenin asli sahibi gibi davranma lüksü kalmamıştır.
2. Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı dönemi,
Ercan Çitlioğlu'nun kaleme aldığı
"Başbuğ" başlıklı kitap incelendiğinde İlker Paşa için şu gözlemi paylaşmak mümkündür:
"Org. Başbuğ, bünyesel genetik kodları değiştirme, hastalık yaratan hücreleri temizleme gereği ile TSK'nın onurlu kurumsal kimliğini koruma çabası arasında kalmıştır."
"Silah arkadaşlığı, asimetrik psikolojik harekât, masumiyet karinesi" tezlerini cepheye sürdüğü anda, cephe gerisindeki karargâhlarda cereyan eden savaşlarla karşılaşmıştır. Askerliği
"yaşam biçimi" olarak tanımlayan Org. Başbuğ, "
Harbiye, Kıta, Karargâh" kardeşliğini ön plana çıkararak bugün bir manada
"Emekliler Kulübü"ne hazırlık yapmaktadır. Hukuk devleti ilkelerine bağlılığı ile temayüz eden Komutan'ın, yakınlık hissettiği kanallardan dışa vurduğu son demeçleri manidardır. Askeri mahalden gözaltılar, askere sivil yargı yolu, kozmik oda araması gibi bir dönem düşünülemeyecek süreçlere "hukuka saygı" adına gösterilen tavrın özünde "tahammül" olduğu anlaşılmaktadır. Asker ruhu ile ayakta duran Komutan, "sivilasker" ilişkilerindeki dönüşümü iliklerinde hissederek iki ateş arasında direnmiştir. TSK'yı ve Komutan tercihlerini izah etme çabası ise 30 Ağustos 2010'a işaret etmektedir. 26. Genelkurmay Başkanı da emekli olacaktır. Hükümet'in, özelde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın desteği tam bilinmeden, Başbuğ da emekli silah arkadaşlarının arasına katılacaktır. Orada kendisine açılacak yer, 2008- 2010'a ait tarihi olayları okuma biçimiyle ve sergilediği tutumun algılanması ile yakından ilgilidir. Org. Başbuğ'un yorumları dünü anlatmakla birlikte esasen geleceğe yatırımdır!