Tarih 23 Mart 2008. Avrupa'nın bir ucunda, futbolun çok sevildiği bir ülkede yıldızlar topluluğu bir takımın Güney Amerikalı oyuncusu, ülke içinde en önemli rakiplerinden biriyle oynanan maçta iki sarı kartla oyundan atılıyor. İkinci sarı kartı görünce FIFA kokartlı hakemi protesto edercesine tavırlarla sahadan çıkmak bilmiyor. Sonunda teknik heyetin yardımıyla saha dışına alınıyor. Eyleminde hiçbir fiziki müdahale yok. Bu oyuncu üç maç ve 38 bin YTL'nin üzerinde para cezasına çarptırılıyor. İlk dörtte yer alan bu takımın Güney Amerikalı yıldızı, üç maçlık cezası yüzünden lig üçüncüsüyle oynanacak kritik maçta da forma giyemiyor. Kulübü de üç haftalık ücreti kadar para cezası uyguluyor.
BİR BAŞKA ÜLKE...
Tarih 27 Şubat 2008. Bu kez Avrupa'nın bir başka ucundayız. Burada da futbol çok seviliyor. Ülke futbolunun çok önemli iki takımı arasındaki maçta yine bir Güney Amerikalı iki sarı kartla atılıyor. Bu Güney Amerikalı futbolcu da bir türlü sahadan çıkmıyor. Hatta TV görüntülerine bakınca yaklaşık bir ay sonraki örneğe göre FIFA kokartlı hakeme çok daha sert tepkiler gösteriyor.
Kulübü itiraz ettiği için kartlarını görüşüp doğru bulan ceza kurulu, bu futbolcuya kırmızı kartın bir maçlık cezası ile yetiniyor.
Aynı ceza kurulu aynı maçta aynı takımın oyundan atılan kalecisine önce 6 maç ceza veriyor, sonra "tahrik" gerekçesiyle bunu üst sınırdan dörde indiriyor. "İndirime beşinci maçın bu takımın şampiyonluk adayı olan bir ezeli rakibiyle oynanacak olması mı yol açtı?" sorusu yanıtsız kaldığı gibi "tahrik" ettiği öne sürülen futbolcuya da hiçbir yaptırım uygulanmıyor.
Bu ülkenin çiçeği burnunda federasyonu üst üste hatalar yapan hakemlere yönelik eleştirilerin sahiplerini "Türk futbolunun altına dinamit koymak isteyenler" diye tanımlıyor. Göreve gelirken, "Federasyon kurulları ile idare ediliyor. Dolayısı ile kurumsal yapıyı tam olarak ortaya koymanız, kurullarınızı çok dikkatli seçmeniz lazım. O kurulların da mevcut kurallar çerçevesinde çok iyi çalışması lazım" diyen de aynı federasyonun başkanı.
O LİG ONUN İÇİN PREMİER
Örneklerdeki ilk ülke İngiltere. Liginin adı böylesine örnekler sayesinde "Premier" ve futbolcu da Mascherano. Diğer örnek de Türkiye... Futbolcu da Lugano...
Sayın Erman Toroğlu, dünkü köşesinde Fenerbahçe-Kayseri maçından sonraki gözlemci ve temsilci raporlarındaki tezatları anlatmış, TFF Başkanı Sayın Hasan Doğan'a gereğini yapması çağrısında bulunmuştu.
Neyin gereğini Erman Hocam? Bu raporları yazanları atayan kurulun başkanı Sayın Kemal Dinçer'in FenerbahçeKayseri maçı sonrasında köşe yazısının başlığına bak: "Olur böyle şeyler!" Yazının içeriği tamamen futbol olabilir. İçinde, maçtaki hakem kararları veya seyircinin tepkisiyle ilgili tek bir ifade bile yok.
Kemal Dinçer'i "Ağabey" diye hitap edecek kadar yakından tanırım. Çok da sever ve sayarım. İşini en iyi şekilde yaptığına, yapacağına inanırım. Ama Türkiye'de o kadar çok "Kraldan fazla kralcı" var ki. Sadece başlığı okuyan, okumasa da duyan gözlemciler ve temsilcilerin raporlarını objektif yazabileceklerine emin misiniz?
Not: G.Saray-F.Bahçe kupa maçı sonrası dinlendirilen, maçın kasedini UEFA'ya gönderen Cüneyt Çakır, Yetenekli Hakemler Semineri'ne çağrıldı. "Mevcut kurallar çerçevesinde çok iyi çalışması gereken kurullar" Murat Ilgaz'dan 6.9 alan Çakır'a UEFA'nın o kaset için yaptığı yorumu da kamuoyuna açıklasa da öğrensek!