Kürt konusundaki gelişmeleri hep iç politikadaki denge hesaplarıyla açıklamaya çalışıyoruz. Doğru yapıyoruz. Ama her doğru mutlaklaştığı oranda eksik kaldığı için biz de gitgide o yanlışa sürükleniyor ve dış politikada, uluslararası denge oluşumlarında miyoplaşıyoruz. Oysa o sahada meydana gelen gelişmeler çok daha güçlü bir belirleyici.
***
Bu iş aslında ABD'nin OD'yu yeniden düzenlemek istemesiyle başladı. Bu köşenin okurları çok okudular, ABD'nin o düzenleme isteğinin, yani, OD diktatörlüklerinden kurtulma niyetinin dinamiti ateşleyen fitil olduğunu. Küresel sermaye daha fazla o diktatörlerle birlikte yaşayamazdı ama ardından gelecek İslam örgütlerinden de çekiniyordu. O zaman Türkiye kullanışlı bir model olarak ortaya çıktı. Üstelik beklenmeyen iki gelişme oldu. ABD hem İran'la ters düştü hem de İsrail yönetimiyle uzaklaştı, ilişkilerini serinletti.
Çark dönmeye devam ediyor. İşte, Obama, hiç kimsenin beklemediği bir hamleyi yaptı, Cumhuriyetçi, yani rakip partinin bir eski senatörünü Hagel'i Savunma Bakanlığı'na aday gösterdi. Hagel, Bush dönemi Irak savaşlarına eski bir Vietnam gazisi olarak açıkça karşı çıkmış, İsrail öncelikli bir Amerikan dış politikasını da, malum Yahudi lobisinden hiç çekinmeden eleştirmişti. O eleştirileri nedeniyle de başına gelmedik iş, yüzüne edilmedik söz kalmamıştı. Şimdi bakan adayı. İran'la muhtemel bir savaşa şiddetle karşı çıkması bu seçimde ayrıca etkili oldu. Obama böylece elini açtı!
Ne kadar da abartıyor deneceğinden korkmasam, Türkiye konusundaki tutumu nedeniyle de o göreve seçildi diyeceğim. İki nedenden ötürü. Bir, gerçekten Türkiye'ye ve Atatürk'e yakın bir ilgiye sahip. İki, Atatürk'ü sadece askeri deha olarak saymakla kalmıyor, tutkuyla bağlandığı laiklik nedeniyle de yüceltiyor.
Obama şimdi Türkiye gibi kritik bir ülke söz konusuysa bir taşla iki kuş birden vuruyor. Hem Türkiye yanlısı hem bölgede meydana gelebilecek İslam ağırlıklı politikalara eleştirel yaklaşabilecek birisi yeni savunma Bakanı. Türkiye'nin bölgede üstlenmesi istenecek rolü hakkında açık bir bilgi veriyor bu resim.
***
Bu denklemin işlemesi sabit eleman Kürt sorunun çözümüne bağlı. Türkiye bu kanayan yara açık kaldıkça daha fazla bölgede etkili olamazdı. Bu görüldü. Hükümet bunu gördü, ABD bunu gördü. Şimdi süreç işliyor. Açık açık yazmak gerekir. ABD, bu bölgede İsrail'den vazgeçmez. Ama İsrail'i dengeleyecek bir Türkiye'ye de her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor bölgede.
Bu resim şartların Kürt sorununun çözümü için hayli olgunlaştığını kanıtlıyor. İçeride de dışarıda da durum bu. Şimdi mesele Kandil'in bunu görmesi. BDP'nin kim güçlüyse o yana bakan ve onun sözcülüğünü yapan çizgisini terk edip, üretken, işlevsel bir politika geliştirebilmesi.
Tarihsel adı 'bereketli hilal' olan OD'nun bereketi şimdi Türkiye'ye akıyor.