ABD'ye "içinden" bakmak elbette farklı. Sokaktaki adamın en küçük bir hareketi, bir metro istasyonunda bekleşenlerin görüntüsü ya da bir marketteki davranışlar insanın önceden duyduğunu, sezdiğini yerli yerine oturtması bakımından can alıcı şeyler.
Öte yandan enformasyon denen bir canavarın kollarındayız. Geçenlerde bir makalede her gün işlediğimiz bilginin, kırk yıl önce altı ayda işlenen enformasyona denk olduğunu okudum. Televizyon, gündelik basılı basın, etraftaki akademik toplantılar, görüş alışverişi bunun üstüne binince bir ülkeye içeriden bakmakla dışarıdan bakmak arasındaki fark can alıcı bir noktaya ulaşıyor. ABD'de bir süre sonra yapılacak seçimleri bu şartlarda insan daha iyi kavrıyor, en azından benim için böyle.
***
Gelmeden önce merak ettiğim bir şey vardı: acaba diyordum kendi aralarında çekişse bile kimseye fazla bir şey ifade etmeyen "şu"
Cumhuriyetçi adayların bulunup ortaya çıkarılmasındaki asıl mana nedir? Bu ülkeden en son ayrılırken adaylar henüz ortada değildi. Şimdi belli olmakla kalmadı,
Mitt Romney'in Cumhuriyetçilerin adayı olacağı neredeyse kesinlik de kazandı. O zaman sorunun yanıtını vermek biraz daha kolaylaşıyor.
Belki de tek bir nedeni var bu seçimlerin:
sistem, çok açık biçimde Obama'nın bir süre daha devam etmesinden yana. ABD'nin
Bush eliyle yerle bir olan imajı ancak Obama'nın şimdi sürdürdüğü yeni politik arayışla biraz olsun tamir edilebilir. Zaten o da
Irak ve Afganistan birliklerini geriye çekerek, artık
Avrupa'dan da uzaklaştığını açık biçimde ilan ederek, yeni stratejisini
Uzakdoğu üstüne kurarak kendisinden beklenenleri yerine getirmeye çalışıyor.
Uzun lafın kısası, sistem şu kadar milyonluk bir ABD'den çıkara çıkara karikatürlere ve güldürü programlarına konu olan
Romney'i ve ondan beş beter olan diğer adayları çıkarmışsa bunun nedeni adamsızlık değil, Obama'dan başkasını istememektir. Hele şu
Çay Partisi denen hareketin neredeyse zelil olması besbelli sistemin ikinci bir
neocon çıkışından dikkatle kaçınması yüzündendir. Çaylar soğudu yani, araların soğumasıyla beraber.
***
Zaten dikkat edenler bu seçimlerin çok garip bir özellik taşıdığını da görüyor, hatta kabaca ilgilenenlerin bile gözden kaçırmadığı o özellik, büyük umutlarla gelen, bir sol politika oluşturacağı beklenen, ikinci döneminde bir daha seçilme korkusu olmayacağı için daha rahat ve radikal hareket edeceği beklenen Obama'nın şu gün, şu saate kadar
sosyal politikalarla, hâlâ ABD'yi ezen, bunaltan
ekonomik krizle ve gelirken vazgeçilmez şeyler diye saydığı konularla ilgili tek kelime etmemesidir.
Neredeyse tepeden tırnağa apolitik, politikasız bir kampanya sürdürülüyor. Ne "
21. yüzyılın ABD'sini kurmak" artık bir hedef, ne "
altyapı yenilemesi" ne de onca şatafata rağmen fare doğuran dağa dönüşen
sosyal güvenlik politikası. Obama'da olmayan Cumhuriyetçilerde haydi haydi eksik!
***
"
Ne olacak bu memleketin hali" sorusunu biz kendi kendimize sorarız da "
ne olacak şu Amerika'nın hali" demek belki komik, belki şaşırtıcı ama neredeyse kaçınılmaz.