Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Demokrasiyi boğan düşünce

İlhan Selçuk'un ardından yazılan eleştirel yazılar birçok şeyi ele almakla birlikte çok önemli bir noktayı yeterince vurgulamadan, nispeten muğlak bıraktı. O da Selçuk'un 1960'larda, 70'lerde ve 2000'lerde gerçekleştirdiği, birbirine bağlı, birbirini bütünler üç eylem ve onların meydana getirdiği genel demokratik/ toplumsal sorunlardır.
Selçuk, 1960'larda Yön dergisi hareketine katıldı. Bu yayın Kadro dergisinin 1930'larda başlattığı hamleyi tamamlama misyonunu üstlenmişti.
Kadro, Kemalizmi tanımlayan, sol bir kadrajda gören ve onu devletçi bir doktrine dönüştüren bir dergiydi. Devletçiliğin yapısı etrafında meydana gelen tartışmalar üstüne Atatürk tarafından kapatıldı. Kadro'nun ortaya attığı ve Kemalizmin sol ve devletçi olduğunu söyleyen görüş Yöncüler tarafından ele alındı. O yıllarda kendisini gösteren ve 1959 Küba Devrimi sonrasında dünyaya hızla yayılan sol görüşler bu aydınları da derinden etkilemişti. Bunun üstüne Kemalizmin sol bir ideoloji olduğu öne sürüldü. Temel iddiaya göre Kemalizm altyapı devrimlerini tamamlamamıştı. Yeni bir devrimle bu eksiklik giderilecek, yetersizlikler ordunun-aydınların ve bürokrasinin etkinliğiyle tamamlanacaktı.
1960 sonrasında her gün bir başkası tekrarlanan darbe girişimlerinin de verdiği cesaretle Avcıoğlu ve Selçuk 1970'lerde açıkça bir askeri darbe ve cunta girişiminde bulundular. Bu 9 Mart 1971 girişimiydi. Son dakikada Gürler'in cayması, bunu görünce de Batur'un saf değiştirmesi üzerine 9 Martçıları tasfiye etmek maksadıyla 12 Mart darbesi geldi. Selçuk diğer aydınlar gibi tutuklandı, işkenceden geçti. Ama olan olmuş Kemalizmle sol bütünleştirilmiş ya da tersinden ve daha vahim haliyle söyleyeyim Türkiye'deki bütün sol girişimler Kemalizm üstünden ve ona referansla tanımlanmaya başlamıştı.
Bu olabilecek en vahim şeydi. Gerçekleşti. Orada da kalmadı. Ona askerin öncü, ilerici, devrimci olduğu görüşü yamalandı. Askeri darbelerden medet umuldu.
Oysa asker kendisini daha 12 Mart'ta her türden sola kapattığı için 12 Eylül darbesi de bu aydınlara vurdu. Öncelikle. Aydınlar o yaranın acısını unutmadı. Ama bu onları askercilikten, darbecilikten vazgeçirmedi. Onlar hâlâ askerin genel olarak iyi ve doğru olduğuna inanmaktaydı. Sadece yanlış gruplar bu yolu tutuyordu.
Asker 28 Şubat'ta laikliği söz konusu ederek belirli bir grup aydınla ittifak tazeledi. Bu aydın grubu, başını gene İlhan Selçuk'un çektiği Cumhuriyet grubuydu. Cumhuriyet artık bir basın organı olmaktan çıkmış bir siyasal parti yayınına dönüşmüştü. Bu partinin ideolojisi Kemalizmdi. Siyaset yöntemi darbecilikti. Söz konusu parti CHP'yi teslim aldı. Onu sosyal demokrasiden uzaklaştırabildiği kadar uzaklaştırdı. Tam bir Kemalist, anti-globalizm, anti-Avrupa taraftarı yaptı. Bunu sol adına yaptı. Selçuk bu ideolojik çerçeveyi tasarladı. O kadar ki, Attilâ İlhan gibi bir yazarı bile teslim aldı. Onu kopkoyu bir Kemaliste dönüştürdü.
Bu ideoloji-siyaset-eylem çerçevesi çağdaş Türkiye'deki en büyük kafa karışıklığını ve siyaset yanılsamasını doğurmuştur. Çünkü ne Kemalizm söylendiği gibi bir sol içeriğe sahiptir (sadece tarihsel anlamda solcudur. Türk Siyasetinin Yapısal Analizi isimli yapıtımın 1. ve 2. ciltlerinde niye öyle/böyle olduğunu anlatıyorum) ne ordu söylendiği anlamda ilerici/solcudur ne de darbeyle demokrasi gelir.
Ama Selçuk bu çizgide direndi. Bu maksatla son defa 2007 girişimlerinin düşünce zeminini hazırladı. İdeolojik çizgisini çekti. Şimdi bütün bunların unutulup görüşlerini hiç değiştirmediği için övülmesi şaşırtıcıdır. Değiştirmediği söylenen görüşleri bunlardır. Ve bu görüşler yakın tarihin en anti-demokratik olaylarının arkasındadır. Bunları unutmak demokrasiyi hatırlamamak anlamına gelmiyor mu, hiç değilse bir grup için?
NOT: Geçen hafta yazdığım birbirine bağlı üç yazı için gelen çok sayıdaki e-postaya, yapılan yorumlara, gösterilen tepkilere müteşekkirim. Fakat tüm o görüşleri ele almak, tartışmak artık başka hiçbir şey yazmamak anlamına gelecektir. Belki bir süre sonra yeniden dönerim o konuya. Okurlarımın bunu takdir edeceğini umuyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA