Venedik Mimarlık Bienali'nin ardından bu kez yolum İsviçre'nin Basel kentinde düzenlenen sanat fuarı Art Basel'e düştü.
Önceki gün Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, Prof. Dr. ve Ressam Ergin İnan, grafik sanatçısı Emre Senan, en başarılı iki öğrencileri Ethem Ulubilgiç ile Cem Onat ve küçük bir gazeteci grubuyla birlikte günü birlik Art Basel'i dolaşıp, dünyanın dört bir yanından katılan galerilerin sergilediği önemli sanat eserlerini görme fırsatı yakaladık.
Art Basel'i gezmeden önce istikametimiz Fondation Beyeler Müzesi oldu. Türkiye'den Basel'e bu yıl da ilgi vardı.
Gerhard Richter'in eserlerinin sergilendiği müzede önce Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'ya ardından da İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı'na rastladım. Murat Ülker ile Bülent Eczacıbaşı'nın "Türkiye'de bir tane Richter eseri olsa" diye başlayan sohbetlerini kaçırsam da Eczacıbaşı'nın ve Ülker'in çağdaş sanata ilgisinin her geçen gün arttığını biliyorum. Bu arada Richter'ın eserlerinin 10 ila 15 milyon dolara satıldığını belirtmeliyim.
Art Basel, yılda bir kez Basel, Miami Beach ve Hong Kong'da düzenleniyor. Bu yıl 34 farklı ülkeden, dünyanın önde gelen 285 galerisi 20. yüzyıl başlarının modern döneminden günümüz güncel sanatçılarına kadar uzanan geniş bir yelpazede sanat eserlerini sergiliyor.
Art Basel'de öne çıkan sanatçılara ve eserlere gelince... Sanatseverler fırsat bulup da bu fuarı dolaşabilirlerse neler görebelirler? İşte cevabı: Sanatçı Santiago Sierra'nın 1990-92 arası erken dönem eserleri KOW'da (Berlin) sergileniyor. Take Ninagawa Japonya'nın önemli çağdaş sanatçılarından Shinro Ohtake'nin 'Time Memory' serisine ait yeni eserleri sunuyor. Fuarda Kolombiyalı sanatçılar Beatriz Gonzales ve Johanne Calle'ın eserlerini de görmek mümkün olacak.
Bence bu yıl Art Basel'in en çok ses getirecek bölümlerinden biri de bu fuar süresince 14 tanınmış performans sanatçısının 14 Rooms adı verilen çok kapsamlı sergideki performansları olacak. Klaus Bisenbach ve Hans Ulrich Obrist'in küratörlüğünü üstlendiği sergide daha önce New York'un ünlü modern sanat müzesi MOMA'da performansını ve sergisini dolaştığım Marina Abramoviç'in yanı sıra, Allora ve Calzadilla, Ed Atkins, Dominique Gonzales Foerster, Damien Hirst, Joan Jonas, Laura Lima, Bruce Nauman, Otobong Nkanga, Roman Ondak, Yoko Ono, Tino Sehgal, Santiago Sierra ve Xu Zhen isimli sanatçıların performanslarını izlemek mümkün. Kapkaranlık bir odadan, başındaki saksılarla şarkı söyleyen iki kadının yer aldığı odaya, ordan içeriye girmeyip kapının ardından eğilip bakabildiğiniz başka bir odaya geçerken verilen mesajların da peşine düşüyorsunuz ama her odadan şaşkın bakışlarla çıkanları izlerken en güzel yorumu Ressam Ergin İnan'dan aldım: "Sanatın sonu delilik!" Siz ne dersiniz?