Dünya kamuoyunda IMF Başkanlığı için en çok ismi geçenlerden biri olan Kemal Derviş'e elektronik postasından ulaşıp, 'Aklınızdan IMF Başkanlığı gibi daha önemli pozisyonlar geçiyor muydu' diye sordum.
O sırada NY Times'ta Derviş'in bekarken IMF'de çalışan evli bir kadınla ilişkisi olduğuna ilişkin bir haber çıkmış ve Wall Street Journal'da da kendi ağzından aday olmadığı açıklamıştı ve yabancı ajanslar bu haberleri tüm dünyaya duyurmuştu. Derviş'in üzerinden belli ki bir yük kalkmıştı. Soruma yazdığı yanıtta, 'Birkaç gündür kendimle mücadele ediyordum' cümlesi bu nedenle dikkatimi çekti. Derviş, aday olmadığını yinelerken, bütün olayın aslında basında büyüdüğünü ve resmi hiçbir şey olmadığını da vurguladı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı görevinden ayrıldıktan sonra Kemal Derviş, bir düşünce kuruluşu olan Brookings Enstitüsü Global Ekonomi ve Kalkınma Programı Direktörlüğü görevini kabul etmişti.
Derviş'e 'Düşünce kuruluşlarında belki biraz daha rahattınız ve entelektüellik açısından belki son derece doyurucu buluyordunuz. Olası IMF Başkanlığı konusunda ne düşünüyorsunuz peki' diye de sordum tabii.
Kemal Derviş, 'Sorularınızdan beni artık iyi tanıdığınızı anlıyorum... Ama söyleyecek başka bir şey yok' diyerek bu konuda yorum yapmak istemedi.
Doğrusu Türkiye'den bir ismin IMF Başkanlığı için geçiyor olması önemli bir konu. Dünya değişiyor. Düşünün ki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı bugüne kadar hep Viyana'nın batısındaki ülkelerin olmuştu. Yani hep aynı batı ülkelerinden isimler bu meclise başkanlık yapmıştı. Ta ki Mevlüt Çavuşoğlu'na kadar. Burnundan kıl aldırmayan Avrupa Birliği'nde böylesi önemli bir görev başarılı çalışmaları nedeniyle Türkiye'den bir ismin oldu. O nedenle, Kemal Derviş, her ne kadar 'Ben aday değilim' dese de IMF Başkanlığı için Fransa Finans Bakanı Christine Lagarde kadar ismi hala dikkat çekiyor.