Hangi şehirden geldiğinin bir önemi yok. İnsanlıktan çıkmış olanlara ait korkunç hikâyeleri duydukça sizin de benim gibi bir kalp ağrısı hissettiğinizi biliyorum.
Faşist duygularla bir şehre, bir millete hakaretler yağdırmaya da gerek yok. Siirt'teki olay hepimiz pekala biliyoruz ki başka yerlerde de olabiliyor.
Ben size nedense dikkatlerden hemen kaçıveren önemli bir bilgiyi aktarmak istiyorum.
Çünkü birçok meselenin temelinde yatan bir konuya değiniyor: Yoksulluğa. Yoksulların daha da yoksullaştığına.
Belki sorunun temelinde ne yatıyor diye merak edenler varsa kim bilir bu bilgiyi de önüne koyup öyle olaylara bakabilir.
Dünya Bankası ve IMF'nin 'Krizden Sonra Binyıl Kalkınma Hedefleri' başlıklı bir raporu yayımlandı geçtiğimiz günlerde.
Bu raporda Türkiye'yi ilgilendiren önemli bilgiler vardı. Deniyordu ki var olan sorunlar dünyada küresel ekonomik krizle daha derinleşti ve örneğin Türkiye'de en yoksul yüzde 20'lik kesimin yaklaşık yüzde 91'i gelir kaybına uğradı. Parasızlık tavan yapınca, en yoksul ailelerin yüzde 75'i gıda harcamalarından kesinti yaptı. Yoksul ailelerin yüzde 29'u sağlıkta, yüzde 14'ü de eğitimde kesintiye gitti.
Birçok aile çocuklarını dershaneye, kursa göndermekten vazgeçti. Yani Türkiye'nin geleceği olan çocuklar ve gençlerle ilgili hem eğitim, hem gıda, hem de sağlık alanında büyük kesintiler söz konusu.
Türkiye'nin önündeki en önemli sorunun işsizlik olduğunu yazıp duruyorum. İşsizlik yoksul aileler arasında çok yaygın ve o yoksul ailelerin çocukları yani bizim geleceğimiz en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor.
Siirt'i bir de böyle tartışalım lütfen!