Çankaya Köşkü'nde öğlen saatleri. Etraf engelli çocuklar ve büyük bir özveriyle bu çocukları hayatın içine katmaya çalışan anne-babalarla dolu.
Öyle aileler ki bunlar, 'neyiniz var' sorusuna, örneğin bir baba 'Aslan gibi oğlumuz var' diyecek kadar metin ve tüm zorlukların üstesinden gelebilecekmiş gibi güçlü.
Ya da görme engelli çocuğunu okula göndermek pahasına her gün Diyarbakır'da 100 kilometrenin üstünde bir yolu üşenmeden gidip gelen, çocuğunu okula hazırlamak için her sabah 4'te kalkmaktan asla şikâyet etmeyen anne-babalar.
Büyük heyecan yaşamalarına ve hayatlarında ilk kez geldikleri Köşk'te bir de kürsüye çıkmalarına rağmen özellikle annelerin cesaret veren konuşmaları ayrıca her kademede kadına yapılacak eğitimin ne kadar önemli olduğunu da vurgular gibiydi. 'Türkçem iyi değil' derken takındığı utangaç tavrı alkışlarla bir kenara bırakıp, 'Engelli çocuklarımızı topluma katalım' mesajını işte hep bu anneler verdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün davetiyle, bir yıl önce başlattığı 'Eğitim Her Engeli Aşar' kampanyasının ilk sonuçlarını görmek üzere Köşk'te toplandık dün.
Tamam henüz çok erken, Türkiye'de tam 8.5 milyon engelli var.
Hepsine ulaşmak, tüm sorunları çözmek, onları hakikaten de hayatın içine katmak için hem çok erken hem de hiç kolay değil. Ama en azından bir yerden başlayan kurum ve kuruluşlar, şirketler her geçen gün çoğalıyor. Üstelik engellilere yardım eli bu kez en üst makamdan yani Cumhurbaşkanlığı'ndan da geldi. Dolayısıyla umutlanmamız için çok sebep var.
Türkiye'de yaşayan her 100 kişiden 12'si engelli. Üstelik imkân bulamadıkları ve okula gidemedikleri için bu engellilerin yüzde 30'dan fazlası okur yazar değil.