Avrupa Birliği'nin beş büyük kurumundan biri olan Bölgeler Komitesi'nin yeni başkanı Luc Van Den Brande'ye göre, 8 ay önce Brüksel'in kalbinde açılan İstanbul Center, İstanbul'un zengin kozmopolit yapısını göstermek için büyük bir şans. Sanırım haksız değil.
Sanat eleştirmeni Beral Madra, önceki gün bu merkezde açılan iki sergiden biri olan 'İstanbul Diptikleri Sergisi'nin küratörlüğünü yapıyor. Türk ve Avrupalı 12 sanatçının birlikte imza attığı bu ilginç sergide her bir fotoğrafın ve yazının önünde birlikte duruyoruz ve Madra'nın yorumlarını dinliyoruz. Video ile fotoğraf ve metinleri bir araya koyarak sanatçılar kendi İstanbullarını fotoğraflamış, derin anlamlar yüklemiş ve ona özgü şiirler ya da metinleri yanına koymuşlar. Sergideki İstanbul, bölünmüş, birleşmiş, kozmopolit, çok renkli ve kültürlü ve aynı zamanda bir hayal kadar güzel bir şehir! Madra, son 20 yılda modernizmin derin etkilerini yaşayan İstanbul'a tarihsel döngünün etkilerine sanatçıların çağdaş yorumlar yaptığını söylüyor.
İmgeleri yorumlamak açısından izleyeni özgür bırakan bu sergiyle, 2010 Kültür Başkenti olan İstanbul; Avrupa'ya, kalbinden yani Brüksel'den tanıtılıyor. Sergilenen Türk çağdaş sanatından bir koleksiyon da İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden geliyor ve '1950'lerden 2000'lere: Santral İstanbul'dan Seçmeler' adını taşıyor.
Doğrusu hep istediğimiz, üstünde durduğumuz konu olan tanıtım anlamında önemli bir adım olmuş İstanbul Center'daki sergiler. Merkezdeki sergi alanı, hemen yan tarafta yeni kiralanan bir bölümde yer alıyor.
İstanbul Center Yönetim Kurulu Başkanı Tulu Gümüştekin, 2010 yılı için bu merkezden İstanbul'un büyüleyici, çarpıcı yönlerini Avrupalılarla tanıştırmak için bir dizi yeni projenin daha peşinde. Sanırım açılan bu sergiler kadar yakında açılacak olan Marmaray kazısı temelinde, "Yeraltı Devrimi Sergisi" de büyük ilgi çekecek.
Sergiye Türkiye'den akademisyen, gazeteci, bürokratlardan oluşan kalabalık bir grup katıldı ama baktım Brüksel'den katılan yabancı akademisyen, gazeteci ve parlamenter sayısı da fena değildi.
İlginç bir durum, Brüksel'e ne zaman gelsem ne zaman bir yabancıyla sohbet etsem hep Türkiye'nin ve İstanbul'un büyülü etkisinden, Avrupa için taşıdığı önemden söz edip duruyoruz. Hepsi İstanbul'a bayılıyor, böylesi bir kültüre uzak olmak istemiyor. Bir kez değil on kez gitmek istiyor ama işte ne yazık ki AB'de yapılan kamuoyu yoklamalarında hâlâ Türkiye'nin adaylığına sıcak bakılmadığı ortaya çıkıyor. Umarım Brüksel'de Türkiye için mücadele veren bir avuç Türk sonunda herkesi ikna etmeyi başarır.
9 ülkeden piyanist!
Mesela dün akşam Brüksel'de bir de konser verildi. İstanbul Kültür Başkenti desteğini alan Avrupa'da Türkiye Merkezi-TR PLUS, Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nda, 'Anlaşmazlıkların Ötesinde Müzik' adlı bir konser verilmesine ön ayak oldu. Aralarında Ermeni, İtalyan ve Türk sanatçıların da olduğu 9 farklı ülkeden gelen piyanistlerin verdiği konser bir barış konseriydi.